MÜŞTEHİR KARAKAYA 
 Ölüm Kapısı
 bir taşın bir taşa
 ne dediğini duymasam
 ölürüm
 çakır gözler kadar
 bakışın büyülü atlası
 güneşin doğuşu kadar tenha
 ayrılışın ipini koparan kuyu
 sensizim
 içimde ölen her yara
 buluttur öznesi tarumar eder
 bir kavil
 tarihten
 özünde nurdur
 toprak örter gölgesinde cenini
 saçlar şöhretinin mührünü taşır
 hercai gülüşle tepret bendini
 ayıkla yeşili ölüm morundan
 ayağım nicedir
 bir taşa değdiğini
 ve ölüm konuştuğunu
 ve taşın
 bu günün neden ölüm koktuğunu
 şerh etsem not düşsem
 söylesem mi ki
 al benim cefamı
 kes günahımı
 ölüm kollarımda
 bebe uykusu
 13 nisan 2012
 -öyleyim, içimde bin patlayan ruh-
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

 
  