AHMET AYDIN
 Xece ü Siyabend
 1
 Xece
 Cemali reyhan kokardı
 Güzelliğin gülistanı
 Xece
 Dağların kızı
 Nefesi kekik kokardı
 Onun için akardı
 Onun için serin ve berrak
 Ceylan gözlü pınarlar
 Saloma'nın
 Belkısa'nın
 Züleyha'nın
 Tarihe not olarak
 Düşülen güzelliği
 Sönük kalırdı
 Sırrı paslı aynalarda
 Âşık olurdu ay ve güneş
 Âşık olurdu dal ucundaki çiçek
 Görebilseydi insan gözüyle
 2
 Siyabend
 Süphan dağı eteklerinde
 Gözü pek
 Gözü kara
 Bir yiğit
 Civan yürek
 Avcılar avcısı
 Şahin bakışlı
 Siyabend
 Aşkı doruklarda
 Sevdası yüreğinde
 Vurgundu
 Yaralıydı canevinden
 Canevinden akardı Xece'ye
 Şahitti uçarı, kaçarı
 Şahitti dağlar, taşlar, kuytu koyaklar
 Konuşabilseydi insan diliyle
 Âşıklar pınarında buluşmalarında
 Karşılıklı maniler söylenirdi
 Aşka, ayrılığa, kavuşmanın tadına dair
 Duyabilseydi insan kulağıyla
 Bülbül utanır, susardı bir ömür
 Yoktu sarısı, danası, parası
 Vermezdi haco ağa
 Almadan başlık parası
 Kanunu, dumanı vardı dağın
 Ele vermez, utandırmazdı
 Dağın kanunu vardı, sığınırdı
 Dağ bu
 Kokusundan tanır evladını
 Attı atın terkine nazlısını
 Sürdü atını doruklara sardı
 Üç gün üç gece
 Üç gün üç gece
 Halden düştü, yorgun
 Dizinde uyudu xece'nın
 Huzuru düşünerek içinde
 Göründü üç güzel ceylan
 Çiftleşme vaktiydi mevsim
 Üç güzel ceylan
 Biri maraldı
 Kovalayan vardı
 Kovalanan maraldı
 Üç ceylan, biri hırçındı
 Engeldi, oyunbozandı
 Kendi kaderine benzetti
 Kovalayanı, kaçıranı vardı
 Ağladı Xece
 Ağladı yürek
 Aktı ceylan pınarı
 Aktı inci yaşları
 Süzüldü avcının yüzüne
 Uyandı mahmur uykusundan
 Anlattı Xece ağladı
 Ağladı Xece anlattı
 Üç ceylanı
 Ve de kendine benzetti maralı
 Doğruldu Siyabend
 Yayı, sadakı omuzunda
 Buldu ceylanları, avcıydı
 Gerdi yayını, gerdi yüreğini
 Engel oldu
 Ceylanlardan hırçın olanı
 Bir tosla Siyabendi uçuruma yuvarladı
 Görülmüş, duyulmuş değildi
 Avına av oldu avcı
 Yandı, yıkıldı gönül
 Yandı, yıkıldı Xece
 Kalmadı mümkünü, çaresi
 Hangi yürek nasıl dayansındı
 Böyle rivayet edilir bu hikâye
 Xece de atmış kendini uçurumun dibine
 Böyle rivayet edilir bu hikâye
 Kuşaktan kuşağa, dilden dile
 Ağlardı uçarı, kaçarı
 Ağlardı dağ, taş
 Yaş dökebilseydi insan gözüyle
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

