MEHMET BAŞ 
 Ülkem Benim, Namusum, Şerefim 
 Ağaçları kesen baltaların sapı yine ağaçtandır bilirsin
 Gölgesi ayağına çelme takmış ormanların kalbinde
 Bu benim ülkem tarlalarda altın başak, yaylalarda kara çadır
 Üşürsem ay yıldızlı bayrağı yorgan gibi örterim üstüme
 Kendi kalbine kurşun sıkmayı sen kimden öğrendin kalpsiz
 Aynı çeşmeden su içtiğimizi ne tez unuttun
 Bana ölümün gömleğini giydirmek için bu çaban da ne
 Başımdan aşağı bombalar yağdırmak da nedir
 Kirli ve bulanık akan bir nehir gibi akıyor günler
 Alınyazımızın bizi çağırdığı ırmaklara doğru
 Fakat ölüm yaşlı bir baykuş gibi tünemiş evlerimizin üstüne
 Kurduğumuz her cümle yarım yamalak
 Ey uzaktaki çiftliklerinden bize ölümü reva gören kardinaller
 Bizim salalarımız gece yarılarında daha ölmeden okunmuştur
 Siz ve sizin yarasalarınız bunu bilmeseler de
 Bizim kefenimiz daha doğmadan dokunmuştur
 İpini küresel katillerin eline vermiş kuklaların
 Bir türlü ezberleyemediği bir türküdür Anadolu
 Bunun için kurşunlarla susturulmaya çalışılır çiçekler
 Ölürken yeniden diriliriz gece yarısı meydanlarında
 Demirden kuşlar şehre ölüm yağdırıp dururken
 Bilmiyorum bu kaçıncı haçlı seferidir İslam’ın yurduna
 O Allah ki kurulan her tuzağı, tuzaklarla bozandır
 Sarılırken gül yüzlü şehitler şahadetin koynuna
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

