Hece Taşları Dergisinin 46. Sayısı

Hece Şiirleriyle
Dolu Dolu
 
Hece Taşları
Dergisinin
46. Sayısı Çıktı
 
Tayyib Atmaca’nın Genel Yayın Yönetmenliğindeki yine hece şiirleriyle dolu dolu olan Hece Taşları dergisinin 46. sayısı çıktı.
 
Bu sayıda şiirleriyle, yazılarıyla yer alan isimler:
 
Yasin Mortaş, M. Ragıp Karcı, Hüseyin Sönmezler, Mustafa Pınarbaşı, Hüseyin Çoban, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Fatih Kandemir, Nemət Tahir, Ali Daşgın, Mehmet Baş, Mehmet Güneş, Erhan Çamurcu, Fahri Hoşap, Erdal Noyan, Seadet Rzaeva, Fatih Okumuş, Ali Kemal Mutlu, Ali Rıza Kaşıkçı, Osman Fərmanoğlu, İbrahim Sağır, Tayyib Atmaca, Yetik Ozan.
 
 
“Hece Taşları” dergisinin 46. sayısında yer alan Tayyib Atmaca’nın “Şükür Çiçeği” yazısını ve Fatih Kandemir’in “Aşk Duası” şiirini tadımlık olarak alıntıladık, aşağıda okuyabilirsiniz.
 
TAYYİB ATMACA
Şükür Çiçeği
 
Gönül dağlarının koyaklarında, elvan elvan çiçek açar her mevsim, senin senden haberin yok belleme, kendinden dışarı adım atınca, haberin olmuyor olan bitenden, bir can uzaklarda canı derdinde, sense camekânda ona bakarsın, dilinde dolaşan lafları soyup, sözün çıkınını ortaya serip, erdem sofrasına bağdaş kurarak, bir sana bir bana derviş misali, paylaşmaktan korkuyorsan hayatı, nasıl dolaşırsın insan içinde.
 
Başkasının yarasını kaşırken, kendi yaran günden güne azıyor, ne sende merhem var ne merhem veren, dokununca kokusunu bırakan, içinde fesleğen çiçeği gibi, merhametten habersizce yaşarsın, türlü türlü bahaneler üretip, üzerine düşen sorumluluğu, başkasıyla paylaşmayı denersin, aklından geçenler kalbine uymaz, kalbinin sesini kulağın duymaz, her sabah aynayı karşına alıp, boşa konuşursun kendi kendinle.
 
Günden güne azalırız bu doğru, eksik olmaz sırtımızın yarası, soframıza konan kalkan bıçaklar, çevremizde uçar bühtan kuşları, dilimizde yaralanır sözcükler, Yârin kapısına vardığımızda, avcumuzu açıp boyun bükeriz, ‘hâlimiz hâl değil güzel bir hâle, tez zamanda
dönder’ deyip dururuz, varlığın da yokluğun da bir sınav, olduğunu unuturuz insanız, sabah yuvasından aç uçan kuşlar, bir gün boş dönmezler rızık avından.
 
Yokluk dibe vurmuş varlık tavana, yiğit muhtaç olmuş kuru soğana, bir gün olur varlık yere çakılır, yıllardır nadasta bekleyen için, sürülmeyi sürülmeyi borlaştı, insanlar insandan uzağa kaçtı, erdemli yaşamak artık zorlaştı, sen sabır küpüne tekme vurmazsan, zamanı saati geldiği vakit, darlık damarında bir sürgün verir, yaraların kabukları dökülür, bir sabah gün kız oğlan kız doğarken, açar dallarında şükür çiçeği.
 
FATİH KANDEMİR
Aşk Duası
 
Benim öyle güzel yârim olsun ki
Gözünden aşk akan nehir göreyim
Kalbim aşkı ile öyle dolsun ki
Bazı büyü bazı sihir göreyim
 
Şahitliği olsun göğün denizin
Elini bırakmam vermezse izin
Her zülfü bir mısra duruşu vezin
Başlı başına bir şiir göreyim
 
Tatlı dillerinden dökülsün gazel
Ebede kavuşsun onunla ezel
Fatih gibi şâir sen gibi güzel
İstanbul gibi bir şehir göreyim
 
Beni sevdasına etsin müptelâ
Aydınlık bahtına düşmesin belâ
İster yeşil olsun isterse elâ
Beni gözlerine esir göreyim
 
Her şi’rime başka bir ilham ola
Narin servilerden bir endam ola
Olursa bana da böyle nâm ola
Onu Zühre beni Tahir göreyim
 
Kemahlı haddeden serden geçermiş
Elinden olursa zehri içermiş
Gönlüne yâr diye seni seçermiş
Ta ki seni aşkta mahir göreyim
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir