Çocukluk Hırsızları

MAHMUT HASGÜL
Çocukluk Hırsızları
 
Karşıyaka Spor Tesislerinin önünde durdum bir müddet. Kışın ortasında bahşedilmiş bahar havasıyla Tokat bir başka şenlenmiş. Hele de voleybol oynayan gençler, kaykaylarıyla şov yapan çocuklar, yakan top oynayan kızlar. Nasıl bir özlem ki bu bütün tesis hıca hınç dolu… Onları izlerken tarifsiz bir mutluluk sardı içimi.
 
Geçen hafta üniversiteye hazırlanan bir kızıma sordum, bir haftan nasıl geçiyor özetler misin diye. Çocuk anlattı, benim içim daraldı.

“Hocam her gün 6.30’da kalkıyorum.
40 dakika kadar ödevlerimi kontrol ediyor, çantamı hazırlıyorum.
Bir bardak çayla alelusul bir kahvaltı yapıp otobüse yetişiyorum.
Saat 8’de derste olmak zorundayım. Bir dakika geç kalsam derse alınmıyorum, biliyorsunuz.
Saat 15. 50’ye kadar sekiz saat aralıksız ders görüyorum.
Saat 16.00’da okul kursları başlıyor.
17.20’ye kadar iki saat kursum oluyor.
Oradan çıkıp koşarak etüt merkezine gidiyorum. 19 veya 19.30’a kadar etüt yapıyoruz.
Saat 20 gibi evde oluyorum.
20.40’ta akşam yemeğini yedikten sonra ödevlere başlıyorum.
Saat 23’e kadar uyumamak için defalarca kahve içiyorum. Saat 23’e gelince artık kaldıracak gücüm kalmıyor ve yatağıma ters düşüyorum.
Aynı maraton her gün devam ediyor.
Cumartesi Destekleme ve Yetiştirme Kurslarına gitmek zorundayım. 14. 30’da kurslar bitiyor. 20 dakikalık kurs arasında öğlen yemeği yiyemediğim için yemek saat 15’e kalıyor. Yemekten hemen sonra deneme sınavı yapmak zorundayım.
İki saatlik deneme sınavım yaklaşık 17.30’da bitiyor. Yarım saat kadar dinlendikten sonra haftalık tekrarım başlıyor. Ardından konu eksiklerimle ilgili ders çalışmam gerekiyor.
Yine saat 23’te uyuyakalıyorum.
Pazar günü Etüt Merkezinde derslerim var. Oradan özel derse gidiyorum 2 saat. Kişisel temizliğim, odamı toplamam derken saat yine 23 oluyor.
Ortaokuldayken TEOG sınavlarından dolayı aynı tempodaydım. Zaman zaman gevşese de hayatımın temposu hep böyle oldu.”
Hayatında oyun, arkadaşlarınla sohbet, gezi, yürüyüş, spor gibi şeyler yok mu?
“Ara sınıflarda oldu ama o da saatlikti. Yine yoğun bir koşuşturmacayla geçti.”

Bu nesil, çocukluklarını ve gençliklerini çaldığımız için bizi asla affetmeyecek!

***
 
Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk tam da bu konuya değindi. Çocuklar düğün bilmiyor, cenaze bilmiyor, diye bahsetti. Buna çözüm bulmak zorundayız, dedi.

2023 Eğitim Vizyon Belgesi bu soruna köklü çözümler vaat ediyor. Bana göre heyecan verici. Ancak meşakkatli, masraflı ve uzun bir maraton olacak. Bunun için belediyeler de Sivil Toplum Kuruluşları da alarma geçmek, hazırlık yapmak zorunda.
 
Çocuklardan çaldığımız zamanları onlara geri vermek zorundayız. Biz çimlerde, topraklarda oynadık; onlara beton ikram ettik. Vebalimizden kurtulmak için tesisler yapmak, alanlar açmak zorundayız.

 
Karşıyaka Belediye Spor Tesislerini gözlemlerken o çocuklara bir alan bahşettiğimiz için gurur duyamadım, haklarını geç teslim ettiğimiz için hicap duydum. Tokat’ta en az 20 noktaya o tesisten daha gelişmiş, daha doğal tesisler yapmak zorundayız.  Her mahallede marangoz, elektrik, mekanik, robotik atölyeleri oluşturmak zorundayız. Son yıllarda güzel şeyler oldu; yetmiyor, yetmez asla yetmeyecek. Allah’ın verdiği hayatı onlardan çaldık. Bir an önce hatamızdan dönmezsek hiçbir amelimiz ve hayrımız bizi kurtaramayacak.

Çocuklarımız bizim açgözlülüğümüze, rant tutkumuza, bencilliğimize ve tembelliğimize kurban edilmesin! Önümüzdeki dönemde hem belediyelerimizin, hem bütün idari organlarımızın en öncelikli konuları bu olsun.

 Bir de çocuğu eve çamurlu gelmesin diye onu beton fanusa hapseden tembel ve bencil annelerin çocuklarına olan sevgilerinin gerçekliğini tekrar gözden geçirmeleri çok önemli tabii ki!
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir