Warning: Attempt to read property "post_excerpt" on null in /home/asanatlar.com/public_html/wp-content/themes/sahifa/framework/parts/post-head.php on line 73

Cengiz Bektaş Vefat Etti

Cengiz Bektaş Vefat EttiSanat Dünyasının
Başı Sağolsun
 
Şair, Mimar
Cengiz Bektaş
Vefat Etti
 
Türkiye'nin önemli mimarlarından, şair ve yazar Cengiz Bektaş dün vefat etti. 86 yaşındaki Bektaş, bir haftadır yoğun bakımda tedavi görüyordu.
 
Şiirleri on altı dile çevrilen, mimarlık hayatı boyunca pek çok önemli yapıya imza atan Bektaş, Türk konut mimarisi başta olmak üzere çok sayıda mimari kitabına da imza atmıştı.
 
Bektaş, şeker hastalığına bağlı kalp yetmezliği nedeniyle bir haftadır İstanbul’da bir hastanede yoğun bakımda tedavi görüyordu.
 
Cengiz Bektaş; 26 Kasım 1934’te Denizli’de doğdu. Orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde, yükseköğrenimini DGSA Süsleme, Mimarlık Bölümleri ile Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde yaptı. 1959 yılında yüksek eğitimini tamamladı. 1960’ta Alman şehircilik kurslarına katıldı. Almanya’da serbest mimar olarak çalıştı. Orada girdiği iki yarışmada ödül aldı. ODTÜ’ye öğretim görevlisi olarak çağrılınca, Türkiye’ye döndü. 1962-63 öğretim yılında ODTÜ İnşaat İşleri Başkanlığı, Mimarlık işliğini bir yıl yönetti.
 
1963’te Ankara’da Oral Vural ile birlikte kendi mimarlık işliğini kurdu. 1963–69 yılları arasında yalnızca altı yıl süreyle mimarlık-şehircilik yarışmalarına girdi. 25’in üzerinde ödül kazandı. Cumhuriyet dönemi mimarlık tarihi örnekleri arasında sayılan yapılar gerçekleştirdi. 2 kez Ulusal Mimarlık Ödülü aldı. Akdeniz Üniversitesi (Antalya) Sosyal-Kültürel Özek yapısıyla 2001 yılında Uluslararası Aga Han Ödülü’nü kazandı. Ankara’daki Türk Dil Kurumu yapısı, mimarlarca Cumhuriyet dönemini simgeleyen yirmi yapıdan biri sayıldı.
 
Cengiz Bektaş, 2014 yılında Uluslararası Mimar Sinan Ödülü’ne layık görüldü. Ayrıca 2016 yılında, Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri’nde Mimar Sinan Büyük Ödülü’ne layık görüldü.
 
Cengiz Bektaş 1950’de, Denizli’de yayımlanan yerel gazetede yazdığı köşe yazıları ile yazın yaşamına girdi. 1954’te DGS Akademisi’ndeki, Bedri Rahmi’nin seçici kurulda olduğu şiir yarışmasında birincilik kazandı. 1960 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türkçe Dergisi’nde Bektaş’ın şiirlerini Türkiye’de ilk kez yayımladı.
 
Şiirleri on altı dile çevrildi. Şiir betikleri ile birlikte mimarlık, kültür konularını işleyen 106 yapıtı vardır. Yurtdışında, yurt içinde sayısız toplantıya katıldı, bildiriler verdi. Uluslararası PEN Türkiye Bölümü bir dönem 2. Başkanlığı, 6 yıl Türkiye-Yunanistan Dostluk Derneği Başkanlığı, 6 yıl Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı yaptı. Cengiz Bektaş, Evrensel gazetesinde ‘Yaşama Kültürü’ başlığı altında köşe yazıları yazıyordu.
 
Bazı Eserleri
 
Şiir
Kişi (1964)
Akdeniz (1970)
Mor (1974)
Dört Kişiydiler Bir de Ben (1975)
Yeryüzünün Yüreği (1978)
Yer Deli Gök Deli (1980)
Zeytinli Fırın Sokağı (1981)
Güz Ey (1983)
Fide (1987)
Onu Birden (1992, bütün şiirler)
Dışların İçi (1994)
Mor (1998, bütün şiirler)
Su Belleği (1998)
Sevgi Alnımın Teri (2003)
Dün Bugün / Şiirler (2006)
 
Deneme / İnceleme
Bedri Rahmi Nakışlı Bir Deneme (1975)
Benim oğlum Bina Okur (1980)
Yaşama Kültürü (1996)
Bak Bak Desinler (1998)
Kentli Olmak ya da Olmamak (1999)
Barış Sofrası (2001)
 
Mimarlık / Arkeoloji
Koca Sinan (1968)
Selçuklu Kervansarayları (1999)
Halk Yapı Sanatı (2001)
Anadolu'da İnsan Olmak (2006)
Aiolya'nın Başkeni: Ayvalık (2009)
Anadolu Evleri (Dizi)
Akşehir Evleri (1992)
 
Bir Cengiz Bektaş şiiri
 
CENGİZ BEKTAŞ
İçimdeki O Ses
 
Ölmelisin dedi içimdeki ses,
yaşıyorsun boşu boşuna.
Kalmamışken hayatta tutunacak bir tek dalın,
kor ateşlere atmışken umudu,
gün ortasında batmışken güneşin
ve karlar yağmışken üzerine temmuz sıcağında,
ölmelisin dedi içimdeki ses,
yaşıyorsun boşu boşuna…
 
Bir paçavra gibi atmışken hayat seni bir kenara,
can bahane ararken tenden ayrılmak için,
yüzün unutmuşken gülmeyi
ve nisanın hükmü sürerken gözlerinde,
ölmelisin dedi içimdeki ses,
yaşıyorsun boşu boşuna…
 
Göç etmişken yıldızlar ötesine mutluluk,
sinmişken üzerine yılların yorgunluğu,
dört bir yanını sarmışken acılar
ve sevgili diye boşluğu sararken kolların,
ölmelisin dedi içimdeki ses,
yaşıyorsun boşu boşuna..
 
Küsmüşken her şeye, herkese,
çöllere dönmüşken sevda bahçen,
kör kuyulara atmışken aşkı
ve sevmemişken seni o çok sevdiğin,
ölmelisin dedi içimdeki ses,
yaşıyorsun boşu boşuna…
 
Sevilmek yoksa, yoksa mutluluk,
olmayacaksa sıcak bir yuvan,
tüketmişsen umudu, kaybetmişsen her şeyini,
yok ki bir anlamı direnmenin,
ölmelisin artık, ölmelisin dedi
içimdeki o ses…
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir