MEHMET BAŞ 
 Bir Kurşun Yarasıdır
 Bir kurşun yarasıdır bağrımdaki kanayan
 Bunun için her akşam yıldızlara çatarım
 Yeryüzünün sesidir gökyüzünü bağlayan
 Yalnızlık kundağından göğe kurşun atarım
 Silahsızım kaç vakit sol böğrümde boşluk var
 Kaç kez tetik düşürdüm gecenin şakağına
 Her gecenin sonunda bir şafak bir kuşluk var
 Sessizce uzanırım toprağın yatağına
 Evden kaçmış ruhların terk ettiği cesetler
 Sıra sıra dizilir ekilir toprağına
 Gece üçte başlar can evimde nöbetler
 Dönüşür kara bahtım sonbahar yaprağına
 Kelime kalesinde yankılanır şiirim
 Esen çöl rüzgârları soldururken gülleri
 Bırak beni gideyim kaç zamandır esirim
 Size kalsın toprağın şu değişen halleri
 Haber et bulutlara söyle yağmurlar dinsin
 Sırılsıklam olurum bulutsuz yağmurlarda
 Götür beni buradan elim ayağım sensin
 Nefes bile alamam şu yorgun akşamlarda
 Yankılansam sesimi duyan olmaz bilirim
 Gecenin suretinde isimsizdir sözlerim
 Sen gel desen bana rüzgâr olur gelirim
 Mahşer yerinde bile sana bakar gözlerim
 Her nefeste dökülür saçlarımdan yıldızlar
 Eksilirim dağların yüz sürülmez suyunda
 Kızıl göğün altında daha kaç günüm kaldı
 Senelerdir beklerim bir hayalin koynunda
 Ümitler ülkesinin kıblesidir doğan gün
 Bulutları dağıtmış yağmurları dindirmiş
 Yaralı küheylanlar şaha kalkmış kişniyor
 Bunun için güneşi terkisine bindirmiş
 Canımda heves bitti yaşamaktan yoruldum
 Kendimin kuyusunda kendim ile boğuldum
 Diyar diyar dolaştım hayalin gölgesinde
 Kirpiğinde ıslandım gözlerinde kayboldum
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

