ALPER GENCER 
 Hızır Durağı
 nurhan ile corç için…
 evet, canımızın yandığı doğrudur sayın hakimim
 hızır ile çok otobüs bekledik bu durakta
 musa gelince hemen toparlanırdık
 gece oldu mu çıkar dağıtırdık sokakta
 bizim de küllerimiz oldu sayın hakimim
 bize de sundular o ateşten tas tas
 yar bekleyince geliyor diye azıklandık
 beklesek de gelmiyormuş yar
 dağılın, kazıklandık!
 biz fena dağıldık sayın hakimim külli müdafaamız çöktü
 ağlamanın sonu duvar duvarın ardından biri
 bizim göğsümüzü yerinden söktü
 gövdemizde koca bir boşlukla geçtik kayıtlara
 kimi yusuf kuyusu der bu cavidana
 kimi jilet gösterir ya da hiç geçmeyen bir iz
 bizi kordonlarımızdan kesmişler sayın hakimim
 damar lazımsa hemen tedarik edebiliriz
 okunsun neymiş
 batırmışız bütün gemileri
 sonra kafa tutmuşuz biraz rüzgara
 yağmurla yamyaş arkadaş  olmuşuz
 öküz gibi ağlamışız tren girince gara
 diplerin gemileri yüzmez mi sayın hakimim
 ölü kaptanlar yaşamaz mı gariplerin güvertesinde
 -kendi duvarlarını yakıyordur aşk
 alışılmadık bir hareketlilikken yangının ertesinde-
 bize kalırsa bu iş sizi aşar sayın hakimim
 biz sizinle oturup içmedik ki hiç meyhanede
 dert dinlemekle başlamıyor mu bütün hikayemiz
 beraber ağlarken yakalanmışsak
 dertlerimize de kahkahalarla gülebiliriz
 biz hızır durağındanız sayın hakimim
 öyle aklımız her şeye ermez bizim
 ama şu kelebek ayın geceye doğması gibi konmasa
 kendi bendini dağıtan bir nehir gibi çağlamasa bu hayat
 güzelin cemalini bir defa görmek için
 vallahi peçesini paramparça edebiliriz
 küçük zindanlar büyük zindanları görünmez kılarlar bir
 yeryüzünde insan sayısı kadar zindan ve özgürlük vardır iki
 yatak denir uykunun ağırlandığı her yere üç
 ve beklentinin parmak izleriyle doludur
 hayal kırıklıkları mahalli
 sabır koynuna beklemek koymaz sayın hakimim
 ya kader
 ya nasip
 ya kısmet der geçeriz
 biliriz karanlık bastırınca dünya
 kapısını açan dostlar kadar küçülür
 büyük mağaralar vardır dostluklarda
 korkunun zırhlarıyla mühürlenen gönüller
 ölüme mağaralarından açılır
 konuşmak sükut ile insanın arasına girer hakimim
 inanmak sevmenin yara üstüdür
 yaşamak küstürmüştür ölüm ile insanı
 mağaradan eve dönen müjdeli bir yolda
 çok şükür bozdurmuşuz bütün lisanı
 hayat dudaklarından okunur sayın hakimim
 hayat dudaklarından öpülür diş diş
 seher vakti yardan getirilmiş emrimiz
 rüsva olsak da gayrı muradımızdır
 giyotini boynumuzla bilemişiz biz
 Ağustos 2016 / Devrim ve Çay
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 


