EMİNE CUMA
Gizli Tehlike-Beğeni
“İnsanı bozan, felsefeden uzaklaştıran çok daha başka şeyler de vardır… İyi saydığımız her şey, güzellik, zenginlik, beden gücü, devlet ve aile bağları, daha başka üstünlükler… Bütün bunlardan neler geleceğini kestiriyorsun değil mi?” der Platon’un Devlet kitabı çevirisinde. Bir önceki paragrafta da beğendiğimiz değerlerin kişiyi yıktığından ve felsefeden uzaklaştırdığından bahseder.
Bu bölümü okuduğumda aklıma şu soru gelmişti. Hatta not almışım kitaba. “İnsanı düşünmeden uzaklaştıran bu değerler mi yoksa bunların gösteriş için kullanılması mı?”
Bu konuyu bir hayli düşünmüştüm. Çözüme kavuştu mu, inanın hatırlamıyorum. Bu aralar başıma gelen bazı olaylar sonucu yeniden düşünmeye başladım. Hatta eklemeler bile yaptım. Sanki birini çözmüşüz gibi soruyu birazcık da genişleteyim dedim.” Beğendiğimiz şeyler bizi düşünmekten, felsefeden, hakikatten, nurani bakış açısından uzaklaştırır mı? “
Beğenmek nasıl bir şeydir ki? Burada bahsedilenin “bir çiçeği beğenme” gibi değil de “değerler bağlamında” beğenme şeklinde olduğunu düşünüyorum. Mesela ilk aklıma gelen, kişi bir konuya vakıftır. Toplum içinde bir şey sorulur ve gayet güzel bir şekilde anlatır, hatta cedel vardır ve karşı tarafa üstün gelir. Bu sürekli tekrarlayınca bir süre sonra kişi ilmini ve halini beğenir bir duruma gelebilir. Nihayetinde de bu konunun kişide kibre yol açacağı aşikârdır. Hatta öyleleri de vardır ki toplumdaki bu durumunu muhafaza etmek için elinden geleni yapar, boş da olsa bilmese de atıp tutmaya başlar ve bu hal arttıkça eski durumundan daha berbat bir hale gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü artık insanların gözündeki yerini önemsiyordur. Belki de ilmini geliştirmeye artık gerek bile duymuyordur. Bu sadece bir örnek…
Biz ilmi iyi sayarız peki nasıl oldu da bizim felaketimiz haline geldi? Artık onu düşünmekten başka bir şeyi göremez oldu. Hırs yaptı, hırslandıkça daha çok battı.
Naçizane, “iyi saydığımızın” değil de bizim “iyi saydığımıza yüklediğimiz mananın” bu hale yol açtığını düşünüyorum. İyi bildiği şeyi hakikat için kullanan ve onu üzerinde şık bir şekilde taşıyan öyle güzel insanlar gördüm ki! Ve bu insanlar için karşıdakinin sözleri, eleştirileri sadece kendini geliştirme minvalinde önem taşımakta. Haklı olmak, haklı çıkmak gibi bir dertleri yok. Neyi üstünlük sayacağını da gayet iyi bilmekte…
Zenginliğin başkalarına fayda sağladığında bir anlamı olduğunun, aile bağlarının hem koruyucu ve destekleyici hem de büyük bir sınav olduğunun, güzelliğin vb. bunların geçici birer hediye olduğunun bilincine varan kişiyi bu beğenilerin bozması, düşünmeden uzaklaştırması mümkün müdür?
Konu farklı açılardan da tahlil edilmeye muhtaçtır tabi ki! Şunlar da aklıma geldi mesela: “Bu beğenilerin muhafazası için fazlaca vakit harcanması da kişiyi felsefeden uzaklaştırabilir”, “Zihnin sürekli bunlarla meşgul olması halinde de kişinin felsefe yapmaya imkânı olmayacaktır.”
Velhasılıkelam, beğendiklerimize doğuştan sahip olsak bir sınav sonradan çalışarak edinsek ayrı bir sınav… Hatta çalışıp edinemesek daha da başka bir sınav…
Müslümanın her konuda olduğu gibi bu konuda da dengede olması ve yüklediği anlamları da muntazaman gözden geçirmesi gerekmektedir o vakit. Beğendiklerimizi insanları ezmek, alaya almak, hava atmak için mi yoksa fayda sağlamak için mi kullanıyoruz? İşte asıl mesele bu!
İbn Mesud (ra) der ki, “İlmi üç sebepten ötürü öğrenmeyin”: Tartışmak için, Dalga geçmek için, Teveccüh kazanmak için. (Darimi,261)
Asanatlar "şiirden sinemaya" 
