Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde AnılıyorŞair, Yazar, Müzisyen
ve Yönetmen
Mehmet Ragıp Karcı
Vefat Yıldönümünde Anılıyor
 
Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde AnılıyorŞair, yazar, müzisyen ve yönetmen Mehmet Ragıp Karcı vefat yıldönümünde anılıyor.
 
Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde AnılıyorUsta şair Mehmet Ragıp Karcı  26 Şubat 2020'de Ankara Şehir Hastanesi'nde 75 yaşında vefat etmişti.
 
Ragıp Karcı Vefat Yıldönümünde AnılıyorMehmet Ragıp Karcı; 14 Haziran 1945’de Şanlıurfa ilinin Siverek ilçesinde doğdu. Erzincan Askerî Lisesinde bir süre okuduktan sonra Diyarbakır Ziya Gökâlp Lisesini bitirdi. Yükseköğrenimini Ankara Üniversitesi DTCF Fars Dili ve Edebiyatı Bölümünde tamamladı. Devlet memuru olarak çalıştı. TRT'ye kamera asistanı olarak girdi ve stüdyo kamera servisinde çalıştı. Daha sonra yapımcı-yönetmen olarak Eğitim – Kültür Programları Müdürlüğünde çalıştı ve bu görevindeyken 1997 yılında emekli oldu.
 
Türkiye Yazarlar Birliği üyesi Mehmet Ragıp Karcı’nın Siverek’te bir okula adı verildi ve şairin bu okula hediye ettiği kitaplar için özel bir bölüm oluşturuldu.
 
Alevi camiasında "Dede" adıyla da anılan Mehmet Ragıp Karcı TRT'de kameramanlık yaptığı yıllarda, bir gün cemleri görüntülemeye gittiğinde, daha çok toy olan bir dedenin birçok cem erkânını bilmediğini ve yanlış yaptığını görünce, müdahale edip cemi kendisi yönetmiş, o günden sonra da, hem yeni cemler yönetmiş, hem de musahipleri olmuştu.
 
Şairliğinin, yönetmeliğinin ve müzisyenliğinin yanı sıra, bir saz yapım ustasıydı. Karcı, içinde bulunduğu edebi çevre ve medya camiası haricinde fazla tanınan biri değildi. Oysa kendisine yüklediği misyon, şöhretiyle kıyas edilemeyecek kadar büyüktü. Karcı'yı kimileri saz ve türkü ustası, kimileri Osmanlıca hocası, kimileri şair, yazar, kimileri Sünni ve Nakşi, hatta Risale-i Nur talebesi, Alevi dedesi, kimileri de film yönetmeni olarak tanımaktadır.
 
Ragıp Karcı; Davut Sulari, İsmail Daimi, Terzi Fehmi gibi büyük saz ustalardan saz çalmayı ve türküyü öğrenmiş, 1966 yılında Türkiye çapında düzenlenen bir saz çalma yarışında Orhan Gencebay, Cinuçen Tanrıkorur ve Arif Sağ'ın ardından derece almıştı.
 
Risal-i Nur ekolüyle 1960'ların başında tanışmış olan Karcı, aynı zamanda Osmanlıca'yla da yakından ilgilendi. Risale'ler, onun Osmanlıca'ya olan merakının kaynağıydı. Osmanlıca'yı çok iyi bilen Karcı, Türkiye Yazarlar Birliği'nde gençlere ücretsiz Osmanlıca dersi de verdi.
 
Necip Fazıl Kısakürek'le de tanışmış olan Karcı, şairin ölümüne yakın "Bana Urfalı o çocuğu, Memed'i bulun, bir sırrım var, ancak ona emanet edebilirim." diyerek kendisini çağırtması üzerine, şairi ziyarete gitmiştir. Necip Fazıl en yakınındakilere, hatta eşine dahi söylemediği sırrını Karcı'ya emanet ettikten kısa süre sonra vefat etmiştir. Bu konuda Karcı, "O sır benimle birlikte mezara gidecek." demişti.
 
Karcı TRT’de yönetmen olarak çalıştığı yıllarda Dört Mevsim Ilgaz (1995), Ardanuç (1995), Kaçgar (1996) ve Yusufeli için Methiye (1998) belgesel filmlerine imza attı..
 
İlk şiiri 1968’de Türk Yurdu dergisinde; sonraki yıllarda şiir, hikâye ve çevirileri Edebiyat, Gelişme, Mavera, Kayıtlar,  Edebiyat, Dergâh, Seyir, Yönelişler, Ay Vakti, Yedi İklim, Hece dergilerinde ve Asanatlar’da,  inceleme yazıları Hece dergisi ile Türkiye Yazarlar Birliği yıllıklarında yayımlandı.
 
Halk şiiri ve divan şiirinden beslenen bir duyarlılıkla günümüz insanını yaşadığı hayat içinde ustaca gözlemleyen, hayat içinde insanın konumunu arayan bir tavır geliştirdi. Az fakat usta işi şiirler yazdı. Müzikle ilgilendi. Şiir ve müzik arasındaki estetik bağı vurgulayan tavrını metinleriyle ortaya koydu.
 
Eserleri
 
Şiir
Yeni Bir Sevda Süleymanı (1981)
Bir Başkasının Kitabı (1996)
Yakarış Temrinleri (1999)
Tut Elimden Düşmeyelim (2016)
 
Yazı
Türkü Dinleme Temrinleri (2019)
 
 
Bir Mehmet Ragıp Karcı şiiri
 
MEHMET RAGIP KARCI
İçlenmeler / Bir Başkasının Şiiri
 
                       Kefen yetişmezmiş garip ölene
                                   Meğer yârin yazmasına saralar
                                                              Ercişli Emrah
 
Son kan damlası çekilir kentin burçlarından
Duvar diplerinde adım başı güvercin mumyaları
Ayaklarını gözden yitirir bir kadın
Kuyularında donmuş bir yaşamanın uğultuları
         Cehennem süzülür parmak uçlarından
 
Akşamın kıyısında bir çocuk
Çocuğun tenhalığında bir anne
Rüyaları yatağa girmeden hazır
Birazdan geceye dökülecekler
Evleri
güya babaları
deniz 
balıklar
Sabah olursa birine tabir ettirecekler
 
Biri dedikleri kim?
Elbet dağlarında divane umutlarıyla bizim İsmail
Bir kalbi var dünyada bir kendi
Bir de kefen yerine taşıdığı yazmalı mendil
(onunla kalbini ısıtıyor)
 
yoksa rüyadan ne anlar İsmail
bildiği alt yazılar
içli ölüm şarkıları
zaten kalbi ve İsmail bu işi artık bitirecekler
 
Bir rüya olmalı şimdi
alıp sana gelmeliyim
 
Bir isyan olmalı şimdi
Alıp sana gelmeliyim
Çünkü geç kalmış bir ceylan yavrusuyla eğlenen
benim yüreğim
Virane isyanları hasret yerine kullanan
Damarlar benim
Ormanlarımda şiirlerden dökülen
geçmiş zaman tortuları
   
                     Ey yürek seni sesinden öperim
                     Ey isyan: Karlı dağım benim
 
Bir şiir olmalı şimdi
Alıp sana gelmeliyim
 
Sonra sen gelmelisin
Seni taşıyan toprağı öpmeliyim
Türküler toplamalıyım kaşlarının karasına
Arasına bir âh koymalıyım
Verdiğin ikrara salmalıyım
Seni
Ve yağmur yerine kullandığın ellerini
Bir âh olmalı şimdi
Alıp sana gelmeliyim
 
Bin türlü silâhla mücehhez gözleri
Sen sevgili tövbe emzir beni avuçlarından
Dağlarıma su ver buğulansın
Ey sevgili gece
Bir yağmur buyur sıyırıp saçlarından
 
Bir şiir olmalı
       Bir isyan
            Bir âh olmalı
Hele bir türkü olmalı şimdi
Alıp sana gelmeliyim
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir