Meşelik Saklar Bizi

SABRİ ERİK
Meşelik Saklar Bizi
 
Göç ettiğim kentin eteklerinde, bir ova vardır, Aftor; Akar Murat'a doğru. Murat dediğim bir nehir, Fırat’ın büyük kolu, koşar Fırat'a. Haki giyenlerin nihayetinde, ovanın hemen başında, meşe ağaçlarının dal budak saldığı bir yer vardır. Ovayı sulayan arklar yapılmış bin yıl önce. Kanallar Murat nehrini besleyen Gayt deresinden çalar suyunu. Meşeliğe ulaştığında su maviliğini yitirir. Maviliğini yitirmiş su, toprağın damarlarına sızarak etrafı yeşil örtüye büründürür. Gün boyu soluksuz kalan ova, kanallardan akan su ile derin bir nefes alır.
 
***
 
Gün erken batar Alafrangaya ayarlı zamanlarda. Günün batımında, içimizdeki kurt durmaz, kemirir bizi. Kentin hemen kucağında bir meşelik kalmıştır saklı oracıkta. Ruhumuzun son kırıntısı meşelik bir mıknatıs gibi çeker bizi, saat beş sularında.
 
Gariplik işte,
Orhan Veli söylenir bize;
” İçkiye benzer bir şey var bu havalarda
Kötü ediyor insanı, kötü…"
 
***
 
Küçük kentin tek bulvarında aceleyle bulunur bir mey satıcısı. Gizlice, cenahından alınır orta halli araçlarla ne varsa. Soluğumuzda mey kokusu var. Poşete sarılı nevale yanımızda, yol şose, rampa tozlu. Ve bizim acelemiz var, sarılırız telefonlara,
 
Cahit Sıtkı Tarancı oluruz,
Ses veririz dostumuza;
 
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
 
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
 
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
 
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan."
 
***
 
Bu kentte yaşayanların çizgisi, kentin eteklerinde başlar, Aftor ovasının Murad'ında biter. Meşeliğe vardığımızda, günün son ışıkları, dehşet yeşili yapraklardan süzülür toprağa. Homurtulu araçlardan meşenin dalına dokunur ellerimiz. İlk yudumdan sonra, çömeliriz gazete parçası serili yassı taşlara oturmaya. Yaprakta çiğ damlası var. Toprakta kar kokusu var. Yudumladığımız mey çay bardağında, beli ince ve yanında bir şeyler işte!..
 
***
 
Hayatı ceviz kabuğuna sığdıranların anlatısı var etrafımızda. Hayalleri hep aynıdır, kelimeler farklı kılar ötekini. Başkaları ne der kaygısıdır. Şehrin zulası meşedir, saklar bizi. Bu şehrin öyküsüdür anlatılan, anlatanın kendini unuttuğu anlatıda. Tuhaf bir döngü vardır, her gün diğer günün tekrarıdır. Hâlbuki nehirde akan su, aynı su değildir. Oysa heybemizdeki yük, aynı yüktür.
 
Kimimiz oturmuş, kimimiz ayakta. Göçen kuşların sesi, eşlik eder nevalenin bitişine. Meşe diplerinde yahut etrafımızda, kırılmıştır dibi bulunmuş birkaç şişe.
 
“Yıkılan güzel şeylerin, dışımıza dökülen kırıkları mı çok ses çıkarır, yoksa içimize dökülen kederlerimi.”
 
Mevsim zamanın sonu. Manzara Şerafettin Dağları; ürkünç, sevimli. Doruğu atlas beyazı. Yaprakta çiğ kokusu var ve yirmi metre ilerde, koyu bir tartışma var. Suya sabuna dokunuyorlar. Balıklarımız öldürüldü, suyumuz kurutuldu diyorlar. “Tehlikeli Masallar” anlatıyorlar. Hadlerini bilmiyorlar.
 
***
 
Tepemizde gürültü küfreder gibi. Demir bir kuş. İğrenç, iğreti. Tokai çakmak ile pat diye açılan şişenin sesi ürkütür bizi. Badeleri yudumlayanların buğulu sesi tırmalar kulağımızı. Bir masal anlatırlar dededen, sesli ve tehlikeli.
 
Evvel zaman içinde kahır zaman dışında ve uzar gider sohbetleri alacakaranlığın çemberinde.
 
İleride ateş yakıp bir şeyler yudumlayanlar ise, günümüz masalını anlatıyor bağırarak.
 
Bizim sohbetimizde, son sözler çoktan söylenmiş, gecenin gölgesi, esir almaya başlamış meşeliği. Güzellik adına ne varsa, karanlıkta kaybolmuştur. Önceden kalan ateşin külü, iğreti durmuş meşenin köklerinde.
 
Böyle geçerdi günlerimiz, her mevsim meşeye yakındı bedenimiz.
 
Soğuttuğumuz üzümün suyudur karın ortasında, zemheri soğuğunda.
 
Baharın ortasıdır,
Leblebinin tozu boğazımızda.
Temmuzun isyanıdır,
Soğuk subaşlarında,
Anason kokusunda.
 
Son mevsimde yaprak sarıdır,
Arpa bardağımızda.
Toprakta yağmur kokusu var.
Umut kırılmıştır,
Dibi bulunmuş şişede.
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir