Kanlı Nigâr Müzikali Gaziantep’te

Kanlı Nigâr Müzikali Gaziantep’te4. Uluslararası
Gaziantep
Opera ve Bale Festivali
 
Kanlı Nigâr Müzikali
Gaziantep’te
Sanatseverlerle Buluştu
 
4. Uluslararası Gaziantep Opera ve Bale Festivali kapsamında Kanlı Nigâr müzikali Gaziantep’te sanatseverlerle buluştu

Kanlı Nigâr Müzikali Gaziantep’teGaziantep Üniversitesi Mavera Kongre ve Sanat Merkezi'nde 18 Mayıs'ta başlayan festival kapsamında, Antalya Devlet Opera ve Balesi tarafından geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli eserlerinden Kanlı Nigâr müzikali sanatseverlerin beğenisine sunuldu.
 
Kanlı Nigâr Müzikali Gaziantep’teKendi ayakları üzerinde duran, kocasından şiddet görmüş kadınları çatısı altında toplayan, kızıyla beraber fal bakıp bohça açarak geçimini sağlayan bir kadının hikayesini anlatan eser, Haldun Özörten tarafından sahneye koyuldu.
 
Cem İdiz'in bestelediği eserde, Antalya DOB orkestrasını şef Ömer Yöndem yönetti, koreografiyi Özgür Barılı üstlendi.
 
Müzikal, salonu dolduran izleyiciden büyük beğeni topladı.

 
Müzikalin Konusu
 
1. Perde
 
1900'lerin ilk yılları, kendi dünyasında yaşayan İstanbul mahallelerinden biri.
 
Mahallenin buluşma yeri sayılan Hamdi'nin berber dükkânına, kendilerine borçlu olduklarını iddia ettikleri dul bir kadını arayan iki kişi gelir. Bunlar halı tüccarı Acem Nukud ile fırıncı Laz Dursun'dur. Dükkânın haylaz çırağı Naci, sevimli ihtiyar Mustafa Efendi, mahallenin zengini Haydar ve berber Hamdi bir türlü Dursun ve Nukud ile anlaşamaz, onların aradığı kadının adını öğrenemezler. İki kafadar geldikleri gibi çıkarken Haydar da mahallenin selameti, namusun garantisi için kadınların yalnız yaşamamaları gerektiğine dair şarkısını söyler.
 
Bir grup kadının mahalleye gelmesiyle atmosfer bir anda neşeli, canlı bir tona bürünür. Gelenler, bohçacılık yaparak ve fal bakarak geçimlerini sağlamaya çalışan Nigâr, kızı Letafet, kalfası Şetaret, besleme Nefaset ve dilsiz Ülfet'tir.
 
Geleceği öğrenmek merakıyla fal baktırmak isteyenler kadınların etrafında toplanırlar. Mahalleli, kendilerine pek benzemeyen bu kadınlara karşı dikkatli ve kuşkucu yaklaşır ama bohçanın içindeki danteller ve avuçlardan okunan gelecek merak uyandırıcıdır. Bu esnada göz göze gelen Hamdi ve Nigar hemen birbirlerini hatırlarlar. Haydar da Nigâr’ı görmüş, yıllar öncesinden tanıdığı birine benzetmiştir. Bu sırada Nigâr’ın kızı Letafet ile Haydar'ın oğlu Hüsrev de birbirlerini görmüş ve etkilenmişlerdir. Herkes mahalleye yeni taşınan bu kadınların kim olduğunu merak etmektedir.
 
Aynı gece, berber dükkânının karşısındaki evde Nigâr, yalnız bir kadının yaşamının zorlukları üzerine kızlara nasihatlerde bulunmaktadır. Bir konağa besleme verilmesiyle başlayan hikâyesini şarkıyla anlatır. Uyku vakti gelip herkes odasına çekilince Letafet, Şetaret'le, sokağın karşısındaki berber dükkânında ise Hüsrev, Hamdi ile dertleşir. Genç âşıkların duyguları aynı şarkıda birleşir. Çırağı Naci ile dertleşen Hamdi de kendine uygun bir hayat arkadaşı, bir aşk beklemektedir.
 
Gece yarısını geçip mahallede el ayak çekilince Haydar usulca Nigâr’ın evinin kapısına gelir. Mahalleye yeni taşınan bu kadınlardan birinin yıllar önce kendi konağına besleme olarak verilen Nigâr olduğundan kuşkulanmıştır. Nigâr bu sorguya sinirlenir ve Haydar'ın karşısına dikilerek aradığı kişinin kendisi olduğunu açıklar.
 
Nigâr’ın kim olduğu ve geçmişte ona yaptığı kötülükler ortaya çıkarsa mahalleli tarafından dışlanmaktan korkan Haydar, Nigâr’ı mahalleden gitmeleri için uyarır. Ancak Nigâr artık eski korkak küçük kız değildir. Yeni taşındıkları bu mahallede tesadüfen karşısına çıkan Haydar'ı herkese rezil etmek ve intikam alma ister. Haydar'ı cilveyle içeri davet eder ve kızların da yardımıyla onu iç çamaşırlarına kadar soyup sokağa atar.
 
Gece yarısı sokak ortasında kalan Haydar neye uğradığını şaşırmıştır. Kendisini o halde göre Hamdi'den yardım ister ve giysilerini geri alırsa ceplerindeki kıymetli eşyaları ona vereceğini söyler. İşin ucunda kârlı çıkmak, aynı zamanda da Nigâr’ı görmek umudu olan Hamdi, evin kapısını çalar. Fakat o da geç saatte kadınların evinin kapısını çalmanın cezasını çekecektir. Birkaç dakika içinde Hamdi de aynı vaziyette kendisini Haydar'ın yanında bulur. Bu sırada sokağa giren kabadayı Rumelili'nin de başına aynı şey gelir. Nukud ve Dursun ise karşılaştıkları manzara karşısında Haydar, Hamdi ve Rumelili'yi sinirlendirmekten başka bir şey yapmazlar. Meseleyi çözecek kişi, çırak Naci'dir.
 
Naci'ye kapıyı açan güzeller güzeli dilsiz Ülfet sessizce dışarı çıkar, giysileri Naci'nin ellerine bırakır ve kaçarcasına eve girer. Naci, Ülfet'in güzelliği karşısında aşkla büyülenmiştir. O heyecanla nara atıp tüm mahalleyi uyandırır. Birinci perde, mahallelinin toplanmasıyla sona erer.
 
2. Perde
 
Bir ay sonra Küçüksu'da bir öğleden sonra.
 
Letafet ile Hüsrev, oğlunun peşine düşen Haydar, Letafet'in peşinden gelen Şetaret Kalfa aynı şarkıda buluşurlar. Gençler aşkın güzelliğinden diğerleri ise bu aşkın imkânsızlığından söz ederler. Yalnız kaldıklarında Hüsrev Letafet'e onu kaçıracağını ve gece yarısı üç kez köpek uluması, üç kez baykuş ötüşünden sonra gizlice evden çıkmasını söyler.
 
Haydar, oğlu Hüsrev'in Nigâr’ın kızına âşık olduğunu öğrenmiş, öfke içindedir. Mahallede ise başlarında bir erkek olmadan yaşayan bu kadınlar hakkında merak artmakta, çeşitli dedikodular çıkarılmaktadır. Tüm olanlara inat Nigar ve kızlar hayaller kurarak mahalledeki yaşamlarını sürdürürler. Hepsinin zor yaşamları, hayatta kalmaya dair bir öyküsü vardır. Şetaret de acıklı hikâyesini bir şarkı ile anlatır.
 
Zaman gece yarısını bulup da mahallede el ayak çekilince dükkânında düşüncelere dalan Hamdi'nin yanına Nigâr gelir. Birbirlerini çok eskiden beri tanıdıkları, içten içe sevdalı oldukları, ama hayatın onları başka rüzgârlara savurduğu anlaşılır. Şimdi ise Nigâr, sevdalı olduğunu öğrendiği kızı için endişelenmektedir. Annelik üzerine bir şarkıyla duygularını açıklar.
 
Nigâr evine girer girmez Dursun ile Nukud gelirler ve alacaklı oldukları Nigar'ın kapısını çalarlar. Sabrı taşan Nigâr önce Nukud ile Dursun'u, ardından Haydar'ı eve alır. Nigâr ve kızlar, sofra kurup eğlendirecekleri numarasıyla erkeklerin içkilerine ilaç koyup onları uyuturlar. Ardından da iç çamaşırlarıyla sokağın ortasına bırakırlar.
 
Letafet'i kaçırmaya gelen Hüsrev, fikrini değiştiren Letafet ve konuya karışan mahallelinin gürültülü bağırış ve konuşmalarıyla tüm mahalle uyanır. Gençlerin kavuşmaları ile mutlu sona ulaşılır. Haydar da cezasını bulmuş, mahalleli gözünde küçük düşmüştür. Neşeli bir ibretlik şarkı ile perde kapanır.
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir