NURKAN GÖKDEMİR
 Ateş Düştüğü Yeri Yakar’mış
 o “Ateş düştüğü yeri yakar”mış… doğru!..
 koca dünyâlem de öylece seyre dalarmış
 koca bir duyarsızlıkla/ her zamanki gibi!
 ellerinde dünyalık envai zehir gdo.lularla
 âlemiler, hoş sımsıcak ölü taş yuvalarında
 ‘boşkutusu uyutucu ekranlar’ının başında
 doymaz egolar’ını şişirip hoş eylemek için
 vahşet şiddet kan dolu gerçek filmler izler
 yiyip içip gülerlermiş yine/ iğreti neşeyle!
 film sonunda boşkutusu düğmesine basar
 uykularla dolu, bakarkör sayrıca gözlerini
 ölgünce et/bedenlerini alıp esneye gerine  
 giderlermiş sımsıcak konforlu yataklarına
 vahşi yaban uyuşmalar/ kargış düşler için
 uzarmış o ateşli dehşetli günler ve geceler
 uzarmış duyarsızların arsızgün ve geceleri
 çoğalan o sefil canavarların vahşet ateşleri 
 bahtsız mazlum toprakların cehennemleri
 “Ateş düştüğü yeri yakar’mış!” nice doğru!
 lakin ateş, duyarsız yürekler’i yakmazmış!
 âlemin al gerçeği! utançlı insan(lık) tarihi!
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

 
  