Kayhan Kalhor İstanbul Müziğini Anlattı

İranlı Müzisyen
Kayhan Kalhor
İstanbul Müziğini
Anlattı
 
Geçen hafta İstanbullu müzikseverlerle buluşan İranlı müzisyen Kayhan Kalhor yaptığı açıklamada Türkiye'yi çok sevdiğine işaret ederek, Türk ve İran müziği arasındaki benzerlikleri anlattı.
 
Kayhan Kalhor, iki ülkenin müzik yapısında aynı tınıları hissetmenin mümkün olduğunu belirterek, Türkiye'nin son yıllarda, özellikle müzik alanında çok büyük gelişmeler katettiğini ifade etti.
 
İranlı müzisyen Kayhan Kalhor, "Türk müzikseverler sanatı ve müziği çok seviyor. Ben de Türk müzikseverleri çok seviyorum. Türkiye'yi ikinci memleketim olarak görüyorum." dedi.
 
“İstanbul'un müziği Doğu'yla Batı'nın sentezi”
 
İran müziğinin sevilen ismi Kayhan Kalhor, İstanbul'da Doğu ve Batı müziğinin sentezini gözlemlediğini söyledi: "İstanbul'daki müzik kültürüne baktığım zaman Anadolu, Doğu ve İran müziğinin etkilerini gördüğüm gibi, Batı tarzında yapılan müziklerin etkisini de görebiliyorum. Pek çok dile ait kelimelerin Türkiye'de kullanıldığı gibi müzik yapısında da bu etki var." dedi.
 
Kayhan Kalhor, kemençe, sitar ve acem kemanında İran müziğinin en önemli temsilcileri arasında yer aldı. "Ghazal" ve "The Masters of Persian Music" gibi toplulukları kurdu.
 
Kalhor, birçok kez "Grammy" ödüllerine aday gösterildi. Bu sene düzenlenen törende, "Silk Road" grubuyla "En İyi Dünya Müziği Albümü" ödülüne layık görüldü.
 
Türk müziğinde sözlerin ön plana çıktığına dikkati çeken sanatçı, iki ülkenin müzikleri arasındaki küçük farkları da şöyle anlattı:
 
"Eskiden İran müziğinde de belli bir dönem sözlerin ön plana çıktığını söyleyebiliriz ama şimdi daha çok müzik ön planda. Türk müzikseverler sanatı ve müziği çok seviyor. Bu nedenle de benim yaptığım müzik tarzına çok ilgi gösteriyorlar. Ben de Türk müzikseverleri çok seviyorum, Türkiye'yi ikinci memleketim olarak görüyorum ve bu ülkeye çok gelip gidiyorum."
 
"Batı müziği kiliseden, Doğu müziği saraydan çıkmıştır"
 
Kalhor, İstanbul'un pek çok medeniyete ev sahipliği yaptığını hatırlatarak, "İstanbul, şimdiye kadar birçok düşünce ve devletin merkezi halindeydi. Daha önce Doğu'nun başkenti olan ve Osmanlı Devleti döneminde de olduğu gibi her zaman Avrupa ve Asya'nın kesiştiği bir noktada bulunan İstanbul'un, müzik kültürünün de etkilendiğini düşünüyorum." değerlendirmesini yaptı.
 
İstanbul'da gözlemlediği, Doğu ve Batı müziği sentezini anlatan Kayhan Kalhor, "İstanbul'daki müzik kültürüne baktığımda Anadolu, Doğu ve İran müziğinin etkilerini gördüğüm gibi, Batı müziklerinin etkisini de görebiliyorum. Pek çok dile ait kelimeler Türkiye'de kullanıldığı gibi müzik yapısında da bu etki var. Bu özelliklerinden dolayı geçmişten beri çok doğurgan ve üretken bir musiki özelliğine sahip olan İstanbul'un, daha da gelişip açılmış olduğunu düşünüyorum." dedi.
 
Kalhor, Doğulu bir müzisyen olarak, Batı müziğine olan yaklaşımını şu sözlerle aktardı:
 
"Batı ile aramızda belki çok mesafe ve farklılıklar var ama bunu değerlendirmemiz için musikinin toplumdaki yapısal özelliklerine ve işlevlerine bakmamız ve bunları değerlendirmemiz lazım. Batı müziği daha çok kiliseden çıkarak günümüze gelmiştir. Doğu musikisi ise daha çok padişahlardan, saraylardan ve cami gibi dini yerlerden çıkmıştır. Tabii her biri başka tarzda gelişmiş, başka yollar ve kanallardan bugüne kadar gelmişler. Şimdi biz, farklı kanallardan günümüze kadar gelen bu müzikleri, şimdiki durumunu göz önüne alarak birbirine yaklaştırabiliriz."
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir