LEYLA KARATAŞ 
 Canımda İz Bırakan
 Kâğıt kesiği gibiydi acın
 hangi ağaçtan kestiler ki
 o demirdeki hoyrat öfke
 izi kaldı yüreklerde
 inleyen köklerimi tutan sen miydin
 Oysa dün oturuyorduk gölgende
 gün vuruyordu yüzümüze
 kuş cıvıltıları kulaklarda
 yaprakların arasından bakan sen miydin
 Geçip giden zaman
 yitip giden kırık umutlar mı
 solmuş renkler evsiz
 yarım yaşamlara uyanan gün
 yoksa karanlığı yırtan sen miydin
 Yaraların ağaç kabuğu gibi
 sarhoş ayakları bilmedi ki zamanı
 yalpalayıp geçerken saatlerden
 çizmişti saniyeleri sessiz
 bir yıldız kaydı lacivert atlastan
 dilek tutmuş yüreğe
 yıldız olup kayan yoksa sen miydin
 Kâğıt kesiği gibiydi acın
 parça parçaydı tenimde şafak
 ne desem boş ey hüznümü örseleyen can
 kör kuyulara düşmüş çiseleyen aşk
 içim üşümüş, çiğ düşmüş uykuma
 ne çok özlemişim gönlüme, yastığıma düşen
 o mahur izini çok uzaklardan
 yoksa kapıyı çalan sen miydin
 Acılar bıçak gibi dallarımı keserken
 inleyen köklerimi tutan sen miydin
 Rüzgar kuş cıvıltılarıyla tatlı tatlı eserken
 yaprakların arasından bakan sen miydin
 Gün yarım yaşamlara umutla uyanırken
 yoksa karanlığı yırtan sen miydin
 Yüreğime tam da yeni bir dilek tutarken
 yıldız olup kayan yoksa sen miydin
 Uzaklardan gönlüme, yastığıma düşen
 o mahur izini öyle çok öyle çok özlerken
 yoksa kapımı çalan sen miydin
 İnleyen köklerimi bütün kalbiyle tutan
 yapraklar arasından yanık gözlerle bakan
 baktıkça bakışıyla canımda iz bırakan
 ve güneşi ayartan ve karanlığı yırtan
 ve yıldız gibi kayan
 birden kapımı çalan
 yoksa sen miydin
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

