MEHMET SAİT YAKUT 
 Yağmur Korkusu 
 Çingene fal baktı acı kahveden
 Eyvah dedi yavrum sonun göründü
 Artık gitsen dedi yağmur gelmeden
 Telve bulutlanıp yağmura döndü
 …buralardan gidenden beri
 Ürktüğüm yağmurlar gelmez sanırdım
 Birden bire yağmur doldu içeri
 Fincanı aynada aksimde kırdım
 İlkyaz bulutları geçti üstümden
 Serin rüzgârlarla ılındı kanım
 Yağmur ki ömrümü çürütür tümden
 Kanım kaçak yapar büyür zindanım
 Bir bulut gölgesi üstüme düşse
 Kanım pıhtılanır içim burkulur
 Kartallar etimi bine bölüşse
 Ruhuma göz diker yağan her yağmur
 Bir dua ki göğe vardı ellerim
 Baştanbaşa secde olsam ne olur
 Yağmurla dökülür yeşil gözlerim
 Ne keramet Tanrım söyle bu yağmur
 Mavera yolcusu düşler katarı
 Ilgımlar örtünmüş aşka soyunur
 Yağmurla son bulur yolculukları
 Masmavi düşleri yıldırım olur
 Her yağmur öncesi gökteki morluk
 Şakağıma iner kanım kesilir
 Yağmur korkusundan çektiğim zorluk
 Alnımda rahmetin kan lekesidir
 Toprak ölüm kokar yağmur sonrası
 Mezarlar açılır bir giren olmaz
 Yağmurun bendeki son macerası
 Anlatsam ağlarım kimse anlamaz
 Yılanlar zehrini yağmura kussa
 Böyle irin irin akmazdı hüzün
 Bir azgın alazda ruhum tutuşsa
 Yağmur kadar derin yakmazdı hüzün
 Yağmur çiseliyor; işkence sıram
 Kaslarım çürüdü yağmur yemekten
 Bu azapla benim kurtlandı yaram
 Bıktım yağmurlarda sürüklenmekten
 Yağmur ince ince zulüm çiseler
 Urbamda Yusuf’un zindan kokusu
 Öyle kolay ölmem bunu bilseler
 “ O’na yeter” derler yağmur korkusu
 Beni hiç kimseler tutamaz muhal
 Dışarıda yağmur varken susamam
 Benim aklım çorak yerlerle hemhal
 Sulusepken nur yağsa umursamam
 Suareye çıksa serazad başım
 Gazaba açılır gök penceresi
 Gece mavisine yok aldanışım
 Kapansın ruhumun dar cenderesi
 Gece mavisini bohemler alsın
 Şiirler döşesin yağmur sesine
 Ruhum mezatlarda hiçe satılsın
 Sürülsün yağmurdan çöl ülkesine…
 _______________________________________________________
 Mehmet Sait Yakut’u Rahmetle ve Özlemle Anıyoruz | Asanatlar
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

 
  