Zaliha Erdoğan Peçe
Minyatür Sanatını
Anlattı

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden mezun olan Peçe, halen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nde minyatür alanında doktora yapıyor.
"Minyatür, müthiş bir anlam katmanı içeren görsel dil içeriyor"

İstanbul Üniversitesi'nde okuduğu dönemde sık sık Suriçi'ni ve Topkapı Sarayı'nı gezdiğini dile getiren sanatçı, "Mekânsal olarak bu görsel kültüre maruz kaldım ve beni çok etkiledi. Divan Yolu'ndan geçerken, o mezar taşlarının görselliği beni hep cezbetmişti. Dolayısıyla icraattan önce potansiyel olarak fakülte yıllarında içimde o aşkı besledim.
Mezuniyetimden sonra bir süre kendi alanımda çalıştım ve mutlu olmadığımı fark ettim. Sonra da yolum sanata doğru aktı." dedi.

Peçe, çeşitli kurumlardan ve önemli hocalardan bitki illüstrasyonu, resim ve tezhip derslerinin yanı sıra 8 yıl boyunca minyatür sanatı eğitimi aldığını anlattı:

"Türk mitolojisi üzerine derinlikli araştırmalar yapmaya başladım"


Doktorasında da iktidar imgeleri üzerine çalıştığını aktaran Peçe, "Yüksek lisansta padişah portreleri incelemiş, dolayısıyla da iktidar sembolleri üzerine yoğunlaşmış olmam, doktora çalışmamda bir temel oluşturdu ve bunun devamının gelmesi gerektiğini düşündüm.
Osmanlı minyatürlerinde biliyoruz ki Kanuni Sultan Süleyman çok kuvvetli bir imge. Eğer böyle bir iktidar dili varsa bu okumayı en rahat Kanuni'nin resmedildiği minyatürlerde görebileceğimi düşündüğüm için açıkçası Kanuni imgesi üzerine izler sürmeyi düşündüm." dedi.

"Minyatür, benim için bir tür aslında suret ve siret arasındaki salınım hali"

"Minyatürün anlatım biçimi, katmanlı anlamlar içermiş olması, o perdeleri aralamak, açıldıkça açılan anlamlar silsilesi, beni çok etkiledi. Bizim aslında en yanılgıya düştüğümüz şey, görsel olarak bizi herhangi bir şey ne kadar çok etkiliyorsa gücünün o kadar kuvvetli olduğunu düşünüyoruz. Özellikle işin kuramsal kısmına girdikten sonra, beni daha çok etkileyen, minyatürün anlatımı yani içerisinde gizlediği anlamlar. Minyatür, benim için bir tür aslında suret ve siret arasındaki salınım hali. Görsel bir şölenin ötesinde, anlamlar silsilesi ve perdeleri aralama serüveni. Bu sebeplerle hem görsel olarak duygularıma hem de içerdiği anlam katmanlarıyla ruhuma hitap ediyor.
Hakikat hep mahcuptur, sıkılgandır, kaçar ve yakalayamazsınız. Ben minyatürde o kısmı çok sevdim. Tam, 'Yakaladım. Tamam aldım.' diyorsunuz ama sonra orada başka bir şey var. Oraya erişince de başka bir şey buluyorsunuz. Bu müthiş bir serüven. Hayat da böyle bir serüven. Yani siz hayatı nasıl yaşarsanız, nasıl temaşa ederseniz, adımınız, bakışınız da o oluyor. Dolayısıyla çizgileriniz, kompozisyonunuz ve tasarımınız da o oluyor. Aklıma Benjamin'in diyalektik imgesi gelir. Yani bakışlar geçmişe ama adımlar ileriye dönük olmalı ve içerisinde tüm zamanların yer aldığı bir görsel ve duygusal şölen olmalı. Bunu da yapabilmek aslında bir bilgi birikimine bağlı."
"Minyatür sanatı aslında bir soluk taşıyıcısı"
Eserlerinde öncelikle iç sesinden ilham aldığına işaret eden Peçe, "İlk başlarda, daha çok görseli taklit şeklinde oldu ve bir süre sonra bu beni tatmin etmemeye başladı. Aslına bakarsanız sanat bir sağaltım aracı. Ben bir sahneyi taklit edip, resmederek duygularımın boşalamadığını fark ettim. Yani bana göre minyatür, bu yüzyılda herhangi bir görsel kareyi, fotoğrafik olarak kâğıda geçirmek değil. O noktada kendi ruhumun fotoğrafını çekip, hangi yüzeyse o yüzeye geçirmeyi tercih eder oldum. Çalışmalarıma dönüp baktığım zaman iki zıt duygunun var olduğunu, yani ya sükûn ya da dalgalı bir deniz görüyorum. Açıkçası çalışmalarımda insan olmanın gidip gelme hallerini görüyorum. Araştırma sürecinde kendi iç sesimden başlıyorum." dedi.
Peçe, minyatürde anlamlı bir eser üretme üzerine ise şu değerlendirmede bulundu:
"Az bir cümleyle çok şey söylemek, çok kolay bir şey değil. Ancak yeteri kadar bilgi birikimi olan insan buna sahip olabilir. Yani kendi dilinizi kurabilmek için geçmişin soluğuna da vakıf olmanız lazım. Çünkü minyatür sanatı aslında bir soluk taşıyıcısı. Geçmişi bugüne, bugünü de bir sonraki sürece taşıyabilecek ortak bir soluğa ihtiyacımız var. Yani öncelikle kendimizi düşünsel olarak zenginleştirmek gerekiyor. Düşünsel olarak zenginleştirmediğimiz müddetçe istediğimiz kadar güzel fırça kullanalım, altı hep boş kalacaktır. O çizgiyi anlamlı kılan aslında sizin ona yüklediğiniz anlam. Eğer (eser) anlamdan yoksunsa sadece görsel bir şölen olarak kalır."
"Bu yüzyılın en büyük sıkıntılarından biri aslında kendi içsel devinimlerimiz"
Minyatür sanatına başlamak isteyenlerin mutlaka Türk mitolojisi, kültürü ve sanat tarihi dersleri alması gerektiğinin altını çizen Peçe, "Açıkçası doğu ve batı arasında keskin bir sınır yok. Dolayısıyla doğru bir okuma yapabilmek için genel olarak sanat tarihine vakıf olmak lazım. Yani tüm süreçleri bilmeden, elinizdeki minyatürü okumanız ne kadar sağlıklı olur bilemiyorum. Çünkü hepsi birbirinden beslenmiş. Doğu batıdan, batı da doğudan beslenmiş. Dolayısıyla büyük resme yukarıdan bakmak lazım. Bence felsefe alanında da eğitim almalılar. Çünkü bu düşünsel bir süreç. Madem ki şu yüzyılın minyatürünü yapmak istiyoruz, bu yüzyılın en büyük sıkıntılarından biri aslında kendi içsel devinimlerimiz ve bu devinimimizi kâğıda yansıtacaksak bence felsefe üzerinden de yol alınmalı. Sanat kuramı dersleri de almalılar. Yani bir eser nasıl okunur, nasıl okunur olabilir? Açıkçası ben 7 senedir sanat kuramı üzerine de ders alıyorum ve o dersler bende müthiş bir beyin açılması sağladı." dedi.
Minyatür sanatına 2005'ten bu yana uygulamalı olarak, 2013'ten beri de kuramsal olarak çalışmalarına devam eden Zaliha Erdoğan Peçe, doktorasını tamamladıktan sonra kişisel bir sergi açmak istediğini söyledi.
Peçe, minyatürde sembolizm üzerine bir kitap çıkarmayı istediğini de dile getirerek, "Minyatür okumalarına dair yaptığım çalışmaları iki kapak arasına koymak isterim. Aslında tezlerimle birlikte iki kapak arasındalar ama okuyucu ile buluşturabileceğim başka bir formatta vücuda getirmek istiyorum. Okuyucularda belki başka bir kapıyı aralar, başka bir ışık yakar." dedi.
Sanatçı, yakın zamanda minyatür sanatının Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine dahil edilmesini de heyecan verici bulduğunu sözlerine ekledi.
Zaliha Erdoğan Peçe; 17 Şubat 1979 tarihinde İstanbul’da doğdu.1996 tarihinde Haydarpaşa Anadolu Lisesi'nden,2000 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nden mezun oldu.2000-2003 yılları arasında bir ilaç fabrikasının kalite kontrol departmanında mikrobiyolog olarak çalıştı.
2006-2007 eğitim yılında İSMEK’te tezhip dersleri aldı. Aynı yıl İSMEK'in minyatür derslerine de devam etti. O tarihten buyana İSMEK bünyesindeki ihtisas sınıfında Taner Alakuş'un öğrencisi olarak çalışmalarına devam etti.
2010 yılında Bingöl Halk Eğitim Merkezinde almış olduğu resim dersleriyle de sanatını destekledi.
Çeşitli İSMEK sergilerinde, Çanakkale’de Minyatür Zamanı adlı karma sergide, Taner Alakuş’un atölye açılış sergisinde eserleri sergilendi.
Klasik Türk Sanatları Vakfının 2010 ‘Boğaz ve Erguvan' adlı projesinde “Gönül Nazarıyla Erguvani Gülhane” adlı eseri koleksiyona girmeye hak kazandı.