Necat Çavuş Yazıları “Günlük Ateşler”

Necat Çavuş Yazıları “Günlük Ateşler”Şair ve Yazar
Necat Çavuş Yazıları
“Günlük Ateşler” Kitabı
Mevsimler Kitap’tan
Çıktı
 
Şair ve yazar Necat Çavuş’un gazete köşe yazılarından oluşan “Günlük Ateşler” kitabı Mevsimler Kitap’tan çıktı
 
Günlük Ateşler’de Necat Çavuş nesrinden kırk yedi adet gazete yazısı ilk defa bir arada.
 
Duygularının saflığı, rüyalarının temizliği, hayâllerinin ve düşüncelerinin berraklığı ile düne, bugüne ve yarına bakan yazılar.
 
Hayata, siyasete, hadiselere, dünyaya ve insana, kendine has şiirsel dikkatiyle yaklaşan yazar, bu kitapta okuyucuyu kelimelerinin samimi iklimi ile buluşturuyor.
 
Köşe yazılarından oluşan kitabın hiçbir köşeye sıkışmayan açık ufukları, bazen heyecanlı, bazen de atılgan bir tavrın renklerini sunuyor.
 
Okuyucu, uzaklara giderken bir annenin yakınlığını hissedecek, derinlere dalarken kır çiçeklerini yanı başında fark edecektir.”
 
Kitapta yer alan bir Necat Çavuş yazısı:
 
NECAT ÇAVUŞ
On Yedi Yaşındasın 
 
On yedi yaşındasın. Henüz bir şeyler yaşamamışsın, henüz acıyı tatlıyı birbirinden ayıracak denli büyümemişsin. Peki, nedir bakışındaki bu gizli, bu herkesten kaçan, bu saklı, bu bulutlu, bu sisli hüzün, nedir? Kızmışsın birilerine, ama tam bir kızgınlık değil, öfke değil, azıcık çatılmış işte kaşların. Sanki biri o anda sana dokunsa, sana bir şeyler söylese ağlayacaksın, gözyaşlarına hükmedecek çağda değilsin, süzülecek damlalar yanaklarından, kimseye aldırmayacaksın. Gülümser gibisin bir de, kime ve neye gülümsemek istediğini bilmiyorsun. İstiyorsun ama gülemiyorsun, ağzının kıyılarına kadar gelmiş kalmış tebessümün o saf şekli, utangaç ve kırılgan bir hilâl gibi.
 
Saçlarını sağa doğru taramışsın, saçların sık ve temiz. Tarak kullanmayı sevmiyorsun daha. Yüzün, hafiften ince, uzun gibi, zayıfsın belli, belli tay gibisin yürüyüşte, koşar gibisin, engelleri kolayca aşar, taş merdivenleri çabucak çıkar gibisin. Daha da küçüktün, annen seni koştururdu bakır sinilerin etrafında erişte kesmeye başlamadan, bir an önce bitsin diye.
 
Küçük ağzını kapatmışsın, konuşmaktan hoşlanmıyorsun, istiyorsun ki, gözlerin dile gelsin, hayallerini, rüyalarını gözlerin söylesin dursun. Uykudan yeni uyanmışsın sanki gözlerindeki mahmurluk, yüzünün saflığına ve berraklığına düş pencereleri açmakta, sen bir rüyaya, bir rüyadan bakıyor gibisin. Hayal peşinde değilsin, bin türlü hayal peşinde senin, hiç deniz görmemişsin,  bir deniz içindesin, denizi içmektesin.
 
En çok geceyi sevmektesin, en çok ona seslenmektesin. Ne bir harf, ne bir kelime, şiir üstüne şiir düşmüştür ama kalbine. Işığın hiç sönmemiştir. Hayat, koyu lâcivert gökte ay ve yıldızlar, bir de annenin gözlerinden ibaret. Uykuyu yıldızlardan ödünç almışsın, kendi müziğin başlamıştır, yastık ıslanmıştır.
 
Bir hafta önce deden ölmüştür, gözlerinin altında siyah bir çizgi belirmiştir, kimse bilmemiştir ne çok ağladığını, kimse duymamıştır hıçkırıklarını, bir sinemanın karanlık salonunda ya da evinizin yanı başındaki ceviz ağacının altında. Akşam eve girince, sadece annen sana bakmıştır ve buruk bir şefkatle gülümsemiştir, belki başını çevirmiştir, görünmesin diye gözlerinden düşen gözyaşı damlası, sen anlamışsındır ve dışarı fırlamışsındır, hür bırakmışsın gözlerini.
 
Gün ışımıştır, saatler ilerlemiştir, okuldan yeni çıkmışsın, sevgiliyi beklemişsin sokak başında, karda kışta donmuşsun, yazın bunalmışsın sıcaktan, ama mum gibi beklemişsin, sevgili yanından gelip geçmiş, dönüp sana bakmamıştır, çekip gitmiştir, ne diyeceğini bilememişsin, ne yapacağını şaşırmışsın, böylece kalakalmışsın, başkasını hatırlamak istemişsin ama kimse gelmemiş aklına, hâlbuki bir dönüp baksa, bir gülse, bir gülümsese, dün gece anneannenin anlattığı masaldaki prensese ne kadar da benzeyecekti, onu sevdiğini, rüyanda gördüğünü nasıl da söyleyecektin, işte o an, nasıl da eriyecektin, nasıl da havaya, ışık huzmelerine, toz zerrelerine karışacaktın!  Ama sana dönüp bakan, gülümseyen olmamıştır, koşa koşa oradan uzaklaşmış, bir kahveye sığınmışsın, kahveleri yeni adet edinmişsin, arkadaşınla buluşmuşsun, anlatmak istemişsin, arkadaşın oralı olmamıştır, masalın içinde yapayalnız kalmışsın, ezan okunmuştur, namaza koşmuşsun.
 
 Yarın olmuştur, günler birbirini kovalamıştır, sen yine beklemişsin, yine gülümsemeye çalışmışsın, yine konuşmuş düşlerin hayallerin, yine baharın, sonbaharın içinden geçmişsin, gülü, yasemini, kırçiçeğini okumuşsun, yine sevmişsin, yine gizli gizli ağlamışsın, yine ezan okunmuştur, yine namaza durmuşsun.
Necat Çavuş Yazıları “Günlük Ateşler”
Necat Çavuş Yazıları “Günlük Ateşler”

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir