YAREN KAYIP
 Gidelim Diyorum
 Bu şehir bize göre değil,
 bize göre değil bu yanar söner ışıklar,
 yanar döner insanlar bize göre değil
 alıp gidelim başımızı,
 yüreğimizi, sevdamızı alıp gidelim dağlara…
 az aşımız olsun,
 yastığa huzurla koyduğumuz başımız,
 aç mezarı yok derdi nenem…
 acından ölen de yok, acısından ölen de…
 Yoruldum ben bu yalan dünyanın yalanlarından
 gidelim başı dumanlı ulu dağlara,
 ağaçların yeşilinin yeşil olduğu
 papatyaların sarı, gelinciklerin kırmızı,
 karın hep beyaz kaldığı
 hani misk-i amber kokan dağlara…
 hani suların kan gibi akmadığı
 ekmeğin emek kadar helal olduğu
 yalnızca türkülerin acıttığı yürekleri
 her güneşin yeni bir güne
 yeni bir umutla doğduğu…
 Yok gözüm kimsenin çoğunda
 acının azındayım, azığın da…
 yar elinden bir çay içmek
 odun semaverinde, hasreti de demleyip
 serhoş olup sevda tadında…
 bütün varımız, seccademiz, Kurân'ımız
 kuru sedir, tahta bir masa,
 elimizde tesbih, dilimizde dua
 huzuru sürmek yüzümüze
 şükürle ve aşkla
 bir ikindi namazı sonrasında…
 Tüketir bizi bu şehir, bu karmaşa ,
 yorar bizi bu boş telaşlar,
 ağır gelir bize bu çok yüzlülük bu riya
 Gidelim diyorum…
 Yalın ayak, yalın yürek düşelim yollara
 Yalnızca sevdamızı alıp yanımıza
 Gidelim…
 Hani avcıların bile ceylanlara kıyamadığı
 Yalnızca, gönlün gönle vurulduğu dağlara…
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

