MEHMET AYCI 
 Çarşamba’yı Sel Aldı  | TÜRKÜ YAZILARI |
 Halide Edip, “ateşten gömlek” tabirini Yahya Kemal’in “Ses” şirindeki “Tekrar o alevden gömleği giymiş gibi yandım” dizesinden aldığını sanadursun, Yahya Kemal severler de buna inanmaya devam ededursun, o derin ve sarsıcı Samsun Türküsü gizli sevda çekmenin ateşten gömlek olduğunu söyleyip duruyordu.
 He ne kadar selli/sulu olsa da “Çarşamba’yı Sel Aldı” Türküsü Türk Edebiyatının en rafine, en bütünlüklü ve en yakıcı metinlerinden biridir.  Her okundukça, yakıldığı her halinden belli olan bu türkü, şayet taş kesilmemişse kalplerimiz sadece kalbimizi değil, gönlümüzü, ruhumuzu ateşten bir gömlek gibi sarmaktadır.
 Türküdeki Çarşamba bütün bir yeryüzüdür.
 Gizli sevda her insanın bir veya birkaç kez tutulduğu gizli sevdadır.
 Kader her insan için kaderdir; ayrılık her insan için ayrılıktır.
 Böyledir, böyle olmasına da bir aşk öyküsünden ölümsüz bir sanat eseri çıkarmak, bunu yazarak değil de yakarak ve yanarak söylemek, birkaç dörtlüğün içerisine eskimeyen ve dünya durdukça eskimeyecek olan bir yaşanmışlığı yeşertmek, acının tadından, tuzundan, estetiğinden bir anıt dikmek bu ve bunun gibi Türkülere özgüdür.
 Bütün bir lirik şiirimizi mahcup kılacak kadar derinlikli olan türküde  “Çarşamba’yı” sel alması, bir doğa olayı sanki türküyü söylercesine kişileşerek, türkünün yakılmasına tanıklığının verdiği kederle,  olanca iç coşkunluğuyla acıya eşlik etmektedir.
 Uzatmayalım; türkü şöyle:
 “Çarşamba'yı sel aldı
 Bir yar sevdim el aldı
 Keşke sevmez olaydım
 Elim koynunda kaldı
(Oy ne imiş ne imiş
 Kaderim böyle imiş
 Gizli sevda çekmesi
 Ateşten gömlek imiş
Çarşamba yollarında
 Kelepçe kollarımda
 Allah canımı alsın
 O yârin kollarında)
 (Nakarat)
 Çarşamba yazıları
 Körpedir kuzuları
 Allah alnıma yazmış
 Bu kara yazıları
 Nejat Buhara tarafından derlenen bu Samsun(Zara) türküsünü  Zara’dan Yıldıray Çınar’a kimden dinlerseniz dinleyin.
 Hatta sosyal paylaşım sitesini açıp, kim söylemişse tamamından dinlemek daha iyisi…  Kızılırmak her mevsim farklı akar akmasına da edası değişmez çünkü…
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 


