Şair Mehmet Ragıp Karcı’nın 
 “Tut Elimden Düşmeyelim” adlı yeni çıkan şiir kitabını da okurlarına imzalayacağı 
 söyleşi etkinliği 
 29 Nisan 2016 Cuma günü 
 saat 18.30-20.30 arası 
 Şair Mehmet Ragıp Karcı’nın 1988 – 2006 yılları arasında yayımladığı şiirlerden oluşan ve Hece yayınlarından çıkan  “Tut Elimden Düşmeyelim” adlı şiir kitabı; ilk kitabı “Yeni Bir Sevda Süleymânı”dan son kitabı “Yakarış Temrinleri”ne kadar yayımlanmış tüm şiir kitaplarının bir toplamı niteliğinde.
Şair Mehmet Ragıp Karcı’nın 1988 – 2006 yılları arasında yayımladığı şiirlerden oluşan ve Hece yayınlarından çıkan  “Tut Elimden Düşmeyelim” adlı şiir kitabı; ilk kitabı “Yeni Bir Sevda Süleymânı”dan son kitabı “Yakarış Temrinleri”ne kadar yayımlanmış tüm şiir kitaplarının bir toplamı niteliğinde.Mehmet Ragıp Karcı 1945’de Siverek'de doğdu. Şair, yazar, müzisyen ve film yönetmeni.
 Erzincan'da Askerî Lisede okudu. Ziya Gökalp Lisesi ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden mezun oldu. Devlet memuru olarak çalıştı. TRT'ye kamera asistanı olarak girdi ve stüdyo kamera servisinde çalıştı. Daha sonra yapımcı-yönetmen olarak Eğitim-Kültür Programları Müdürlüğü'nde görev aldı ve bu görevindeyken emekliye ayrıldı.
Erzincan'da Askerî Lisede okudu. Ziya Gökalp Lisesi ve Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden mezun oldu. Devlet memuru olarak çalıştı. TRT'ye kamera asistanı olarak girdi ve stüdyo kamera servisinde çalıştı. Daha sonra yapımcı-yönetmen olarak Eğitim-Kültür Programları Müdürlüğü'nde görev aldı ve bu görevindeyken emekliye ayrıldı. Alevi camiasında "Dede" adıyla da anılan Mehmet Ragıp Karcı TRT'de kameramanlık yaptığı yıllarda, bir gün cemleri görüntülemeye gittiğinde, daha çok toy olan bir dedenin birçok cem erkânını bilmediğini ve yanlış yaptığını görünce, müdahale edip cemi kendisi yönetmiş, o günden sonra da, hem yeni cemler yönetmiş, hem de musahipleri olmuştur.
 Şairliğinin, yönetmeliğinin ve müzisyenliğinin yanı sıra, bir saz yapım ustasıdır. Karcı, içinde bulurduğu edebi çevre ve medya camiası haricinde fazla tanınan biri değildir. Oysa kendisine yüklediği misyon, şöhretiyle kıyas edilemeyecek kadar büyüktür. Karcı'yı kimileri saz ve türkü ustası, kimileri Osmanlıca hocası, kimileri şair, yazar, kimileri Sünni ve Nakşi, hatta Risale-i Nur talebesi, Alevi dedesi, kimileri de film yönetmeni olarak tanımaktadır.
 Ragıp Karcı; Davut Sulari, İsmail Daimi, Terzi Fehmi gibi büyük saz ustalardan saz çalmayı ve türküyü öğrenmiş, 1966 yılında Türkiye çapında düzenlenen bir saz çalma yarışında Orhan Gencebay, Cinuçen Tanrıkorur ve Arif Sağ'ın ardından derece almıştır.
 Risal-i Nur ekolüyle 1960'ların başında tanışmış olan Karcı, aynı zamanda Osmanlıca'yla da yakından ilgilenmektedir. Risale'ler, onun Osmanlıca'ya olan merakının kaynağıdır. Osmanlıca'yı çok iyi bilen Karcı, Türkiye Yazarlar Birliği'nde gençlere ücretsiz Osmanlıca dersi vermektedir.
 Necip Fazıl Kısakürek'le de tanışmış olan Karcı, şairin ölümüne yakın "Bana Urfalı o çocuğu, Memed'i bulun, bir sırrım var, ancak ona emanet edebilirim." diyerek kendisini çağırtması üzerine, şairi ziyarete gitmiştir. Necip Fazıl en yakınındakilere, hatta eşine dahi söylemediği sırrını Karcı'ya emanet ettikten kısa süre sonra vefat etmiştir. Bu konuda Karcı, "O sır benimle birlikte mezara gidecek." demektedir.
 Karcı TRT’de çalıştığı yıllarda Dört Mevsim Ilgaz (1995) ve Yusufeli için Methiye (1998) olmak üzere iki belgesel filme de imza atmıştır.
 Şair; şiir ve şiir yazılarını Mavera, Kayıtlar, Edebiyat, Dergâh ve Hece gibi dergilerde ve Asanatlar’da yayımlamıştır.
 Mehmet Ragıp Karcı’nın kitapta yer alan şiirlerinden beş bölümlük Bana Bir Şey Söyle şiirinin üçüncü bölümü:
 MEHMET RAGIP KARCI
 Bana Bir Şey Söyle 
 3
 Bana bir şey söyle
 rüyalarına gireceğim aklımda bin türlü divanelik
 gecelerine savrulacak içimin yıldızları
 elimde kederden sararmış mendiller
 önüm arkam say ki devlerin yalnızlıkları
 kalbine gelip oturacağım
 şakağımda adından çıkarılmış kurşunlar
 yüreğine inecek içimin ağıtları
 kim bilir bu kalabalıklar
 hangi şiirlerden döküldü ormanlarına
 nereden gelip sindi seherine bu karanlık
 saçlarının hangi telinden süzüldü gece
 benim bildiğim bir ucunda mecnûn,
 bir ucunda ben ve
 mükedder gurbet türküleri
 karanlığında gözlerim gözlerine değmeyecek
 baktığın yerde kan dolu güller gögerir
 bir dalında vuslat parıltıları doldurur sabahını
 birinde çatlamış kuş yürekleri
 titreşip durur hasretin dudağında
 sesine boynunu uzatır hicran ateşinden umutlar
 adından ışıklar emer
 aydınlıklar ve
 bahara dair hayâllerle doldurur sözleri
 geceleri yüreğini ateşe salar
 dumanını bulutlara savurur
 yağmuruna dökülmek için
 sen yağarsın diye gündüzleri
 Asanatlar "şiirden sinemaya"
Asanatlar "şiirden sinemaya" 

 
  