HÜSEYİN KAYA
Kim Konuşur Şiirde
Ben bir zaman,
tek kişiye yazdığımı sandım şiiri.
Ama kalbim;
bin susuşun aynasında çoğaldı.
Ve kelimelerim
duyulmayanların dili oldu.
Konuşmadılar beni,
ben de sustum.
Sustum, çünkü susmak
şiirin ilk harfidir.
Ve harf,
kâinata düşen ilk sırdır.
Ben bir şairim.
Çünkü kelimeler,
birazcık eksilmiş Tanrı gibidir:
Her mısrada tamamlanmak isterler.
Aşk,
yaşanmayanın öcüdür bazen derler,
oysa ben bilirim —
aşk bir haldir.
Ne dram, ne neşe,
ne de trajedi anlatabilir onu.
O, yaşayanın içinde
bir imkâna dönüşen sessiz bir mucizedir.
Mutluluktan büyük,
acıdan uzak,
tanımı olmayan bir sonsuzluktur.
Herkes sustuğunda,
ben başladım:
Kalemim,
Gılgamış’tan bugüne uzanan
kırık bir tabletti.
Ve yazdım…
Bazen Borges gibi kör,
bazen İsmet gibi kırgın,
bazen Celan gibi imkânsız.
Bir kadına söylenen
binlerce sözden
bir tanesini seçip
insanlığa uzattım.
Çünkü ben,
kendimi aşamadığımda
dünyayı geçmeye karar verdim.
Şiir, bendeki sonsuzluğun
başkaları için dile gelmesidir.
Benim kırgınlığım,
bir çocuğun gözünden
tarihe dökülen sessizliktir.
Tanpınar’ın zamanını deldim,
Valéry’nin titizliğini soludum.
Rimbaud gibi kaçtım,
ama hep geri döndüm
bir annenin duası gibi
ilk harfe.
Ey şiir!
Sen beni seçmedin.
Ben sensiz yaşamayacak kadar
yaralıydım.
Dünyayı onarmak için
ne silahım vardı,
ne devrimci bir kürsüm.
Ama bir mısram
bir yasayı aşındırabilir diye
susmadım.
Benim kalbim,
gülmeyenlerin ağıdıdır.
Benim aklım,
yıkılmış medeniyetlerin harf harf dökümüdür.
Benim sezgim,
henüz yaşanmamış aşklar için
bir dua biçimidir.
Ve şiir…
Şiir:
Beni dinlemeyenlere
yeniden insan olmayı
hatırlatma çabamdır.