Bisikletin Neden Geri Vitesi Yoktur

SATILMIŞ ÜMİT ÇETİNKAYA Bisikletin Neden Geri Vitesi Yoktur

SATILMIŞ ÜMİT ÇETİNKAYA
Bisikletin Neden Geri Vitesi Yoktur
 
Bir insan için ilk bisikleti çok önemli ve unutulmazdır. Bu dönem, genelde çocukluk dönemidir. Hani yaygın bir söz vardır: “Bisiklet kullanmayı bir kere öğrenince ömrün boyunca unutmazsın” diye ya da bisiklet sürmeyi mi demeliyim, onu size bırakıyorum.
 
Bisiklet sürmek daha ince bir söz gibi geliyor sevgili dostlar, en azından benim için. Aynı seçim “araba kullanmak veyahut araba sürmek” için de geçerli olabilir.
 
İlk bisikletim 80’lerin sonlarında alındı. Hatta aynı bisikletten iki tane alınmıştı. Bir akrabamız daha kendi oğlu için aynı bisikletten almıştı. Aslında tam bir bisiklet sayılmazdı. Çünkü biraz küçük bir şeydi ilk bisikletimiz. Bisikletimiz diyorum; çünkü diğer iki kardeşimle de onu paylaşmamız gerekiyordu.
 
Bisiklet mantık ve fonksiyonel olarak aslında çok basit bir alettir. Selesinde otururken dengede kalmayı öğrendikten ve pedal çevirebildikten sonra bisiklet sürmek çocuk oyuncağıdır aslında. Bir günde hatta üç beş saatte öğrenebileceğiniz, hayatınızdaki nadide mutluluklardan biridir bisiklet sürebilmek.
 
Bu iki çember şeklinde tekerleri olan taşıtla giderken hız ve haz alırsınız, özgürce. Tabi ki ilk bisikletten düşme anımı da hatırlıyorum. Üstelik tek de değildim bisikletin üzerinde. Amcaoğlum Sadık da arkamdaydı. Bisikletten ilk düşüşüm ilk bisikletimle değildi sevgili dostlar. Daha da büyük jantlı; ikinci olarak alınan bir dağ bisikletiydi. En tutulan 26 jantlı, o zamanların favori tabiriyle “mountain bike” idi.
 
Dağ bisikletimle 3-4 dakikada rahmetli Ahmet Amca’ma giderdim. Tabiî ki bisiklet büyüdükten sonra bu ziyaretlerimi daha da sıklaştırma fırsatı bulmuştum. Yukarıda bahsettiğim kazayı da o sırada yapmıştık kuzenimle. Biraz hızlı gidiyormuşuz demek ki virajı alamamış karşımızdaki tahta darabalara çarpıp kendimizi yerde bulmuştuk. Çok şükür ki pek yaralanmadan, ufak sıyrıklarla atlatmıştık kazayı.
 
Üniversiteye gittikten sonraları bisiklete binme davranışım azalmıştı ama kampüste bisiklete rağbet bayağı fazlaydı. O zaman ders ve proje peşinde koşmaktan bisiklet sürmeye ne merak ne de fırsat kalmıştı.
 
Şimdi, nerede bisiklet görsem içim gider. Mesela; en son Ağrı Patnos’ta hafta sonu kahvaltı için gittiğimiz gezide lokantanın karşısında dekor olarak gördüğüm bisikleti hatırlıyorum. Geçen yıl okulumda bisiklete binen öğrenciler gördüğümde dayanamadım rica edip birkaç dakika bindim ve o çocukluk yıllarıma geri döndüm. Hatta fotoğraf bile çektirdim. Bunu çokça tekrarlamak gerekiyor diye düşünüyorum. Artık istesem de bisiklete binmeyi unutamayacağımı bilmek güzel şey.
 
Tabi ki bisiklet yarışlarına katılacak kadar iyi ve idmanlı değiliz ama küçük de olsa bizim de bir bisiklet sevdamız var sevgili dostlar.
 
Ünlü isimlerden de bisiklet sevenler var mıdır; şöyle bir araştırmak istedim ve karşıma A. Einstein’a atfedilen ama ondan önce de söylendiği kabul edilen bir söz çıktı:
 
“Hayat, bisiklete binmek gibidir, dengede durmak için hareket etmek zorundasınızdır.”
 
Sevgili okurlarım, belki de bu yüzden: “Bisikletin geri vitesi yoktur, değil mi?”
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir