YAŞAR BEDRİ 
 Alıngan Kuşlar Düeti
 yaralı bir kuşseli olup döndünüz uzak göğden
 yırtık bulutu bekledim, himalaya sediri diktim.
 işaret parmağını dağa uzattı bensanaküstümkuşu
 mendilime koydu acıyan yüreğini bir şey olmadı
 dağ ikiye bölündü adını heceledim.
 alıngan kuşlar bulvarında yer kalmadı kimseye
 sen; imkânsızdın!
 dağlara bakmak müşküldü,
 yalnız ölmek zor dedim.
 yaralı bir dize olup çıktınız işkenceden
 avucumda soğuyordu cadıların gülüşü
 kimse çıkmasın üşüyüp ceviz sandıktan
 ayırmasın kimse menteşeyi yarasından
 sedirleri suladım, fincanda alıngan kuşlar
 bir dağdan ötekine, “bu delilik” diye bağırdım
 yırtık bulutlar uygun adımla gelip geçti
 göğsümde kervankıran güz mevsimleri
 kapanmayan dil boşluğunuz, susma, bu delilik!
 ruhunu gerdiren tarantula çık görün, bir leş daha
 ha fazla ha eksik düşülsün çeteleden gönül dağı
 bir leş daha, alıngan kuşlar bir ok mesafesinde
 tohumda hatıra yüklü dünyanın yalnızlığı
 yaralı bir dize gibi düştü gölgeniz kaldırımlara
 sis çekilirken fenere yaşlı adamı koydum 
 şeş kapısını ihmal etme diyorsun giderken
 şeyler iki ağır koma olmasın bir daha.
 ay çekildi kuyudan örtünme vaktinizdir
 aynı fotoğraf karesinde gölgedeki yüzlerdik
 sonu gelmeyen takip, bileğimde rüzgar kesiği
 hangi filmi indirsek, hangi maniyi, hangi elementi
 bir sürü çer çöp, kuşlar uğurlanıyor kapıdan
 yanlışlar kitabına darasını alıp bizi koyuyorum
 önce eteğin çekiliyor, yüzün sonra
 kırılma ihtimalimi alıp gidiyorsun buradan
 gene günlerden ihanet mevsimi, unut imayı.
 tuzu, sediri, dil boşluğunu unut!
 senin kuyun sedirlere dar gelir ay vuranda
 şiiri dedim, sana dedim, ateşi dedim! unut her şeyi…
 darası alınmış saatlere kaldık, çalsın incesaz
 yaralı dize gibi uyuyordunuz kırık divanda
 alıngan kuşlar bulvarında açtık mendilimizi
 kanatıyor uyku korkakların gözünü.
 mümkündür, yırtılır bulut, bize ölüm olmaz.
 dalgın yolcuydunuz dağ kapısında
 hiçbir aşık bir daha sabahı bulmaz.
Asanatlar "şiirden sinemaya" 
