Bir de Kitap Ağacı Olsaydı

ELİF YAVAŞ
Bir de Kitap Ağacı Olsaydı
 
Oktay Akbal’ın ‘Bir De Simit Ağacı Olsaydı’ adlı kitabı takıldı yazıma. Lise yıllarımda iken eserin adını ilk duyduğumda ilgimi çekmişti. Aslında Türk Edebiyatımız ve yabancı yazarlara dair en bilinen kitaplardan bile ilgi çeken ve bize bilgi sunan eserleri okusak ne güzel olurdu. Simit ağacı olsaydı, sanırım susam kırıntılarını gölgeciğine dökerdi sonbaharda. Yazın susam yağı elde eder ve ailece geçinirdik, kışın da ağacın simitlerini sobada ısıtıp yerdik.
 
‘Bir De Kitap Ağacı Olsaydı’ deyip fikir sunarak hayal âlemine götürmek istiyorum sizleri. Bir de kitap ağacı olsaydı… Odunsu kokularından taşan kitap tohumcuklarıyla aydınlatılsaydık, ağaç dallarında asılı duran kitapları elma toplar gibi nazikçe ahşap rafından alsaydık, asılı duran dallarından minik kitap ayraçlarını meyveli ağaç misali seçip koleksiyon yapabilseydik, okuduğumuz her kitabı birbirimize ikram edip de edebi ortamda onları yorumlayabilseydik… Bu saydıklarımın hepsi ve daha fazlası olmayacak düşler değil, hatta görsel olarak günlük yaşamda şahit olduklarım da oldu. Kütüphane haftası, okuma günleri, kitap hediyeleşme projelerine katıldıysanız şaşırmazsınız. Bir okulun girişinde görmüştüm. Öğrenciler kalın mukavva kâğıtları, renkli fon kâğıtları ve keçeler ile kocaman okul koridoruna ağaç yapmış. Kollarında da okuma kitapları vardı. Sınıf kütüphanesi gibi okuyup değişiyorlardı her bir eseri.
 
Benzer bir örneğini de bir ilçedeki Anadolu İmam Hatip Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verirken görmüştüm. İmam Hatip Liselerinin hadis yarışması vardı. 10. sınıf öğrencilerim de kendi aralarında proje için harçlıklarını bir araya getirip kırtasiye malzemesi alarak ağaç yaptılar. Dallarını rengârenk hadis kartları ve Peygamber Efendimizin sünnetlerinden oluşan mini kitapçıklarla donattılar. Hepsi el emeği idi ve mükemmeldi. Raftan kitap alır gibi okuyor ve birbirimize dinî sorular sorup cevaplıyorduk. O sınıfım yarışmada dereceye girmişti.
 
Bir de kitap ağacımız olsaydı ve hep bilgi ile sulansaydı… Çevrenize dikkatle ve ilgiyle bakın; duyarlı vatandaşlar, meraklı gençler, kitapsever dostlar, ayaklı kütüphaneler muhakkak etrafımızdadır. Yabancı ülkenin birinde kocaman binanın katlarını kitap rafı biçiminde düzenlemişler, müthiş bir görsellik vardı. Yahut metro duraklarına minik bir vitrine kitap bırakanlar, yolculuk esnasında onları okuyanlar da gayet halinden memnun. Hayal ettiklerimiz insanoğlu var oldukça gerçek yaşamda hayat bulabiliyor. Yahut bir çikolata, simit fiyatına ikinci el kitap alıp iki hafta içinde bitirerek ‘ödünç kitap alışverişi’ yapan kitabevi ve kırtasiyeler de çok faydalı. Lise öğrencilik yıllarımda ilçemizde ben de kitap alışverişi ve kitap değişimine katılmıştım. Eski kitapların arasında gezinme, kurutulmuş bir güle rast gelme, kitap arasında hatıra bir fotoğrafı sessizce yakalayıverme, o eski odunsu kokularda yol alma bile kişiye ayrı hava katıyor.
 
Bir kitap ağacımız olsaydı da olgunlaşan meyvelerini yani yıllanmış sarı sayfalarını toplayıp da onarıverseydik. Bir kitap ağacımız olsa ve her evin kütüphanesi gibi bahçemizde yer alsaydı. Nasıl ki okunmayıp da vitrinde süs eşya gibi duran kitap insana bilgi aşılamıyorsa, bilgisinden meyvesini istifade edemediğimiz kitap ağacımız da kuruyuverir ansızın. Bahçemizde elma, armut, şeftali, kiraz, erik, ayva ağaçlarımız varsa doğadan yana ne mutlu bize. Bunun yanında bir de kitap ağacımız olsaydı…
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir