Fethi Gemuhluoğlu ve Dostluk Üzerine

GIYASETTİN DAĞ yazdı
 
Fethi Gemuhluoğlu’nu yazdıklarından ve söylediklerinden bir derviş meşrep insan olarak tanıdım. Türkiye’nin yakın tarihinde yaşamış bizim coğrafyamızın bu önemli şahsiyeti hakkında yeteri kadar çalışmanın yapılmadığını, onun fikirlerinin yeteri kadar bilinmediğini maalesef üzülerek söylemek durumundayım.

Elazığ’da merhum Gemuhluoğlu’nu anmak adına bir program tertiplenmiş ve aile köyü olan Ağın’ın Gemuhu Köyü başta olmak üzere Ağın ve Elazığ’da anılmıştı. Ancak bu anma onun gibi bir deryayı, fikir işçisini, düşünce adamını, aksiyon insanını anlatmaya elbette yetmemektedir.

F 1 - Türkiyenin Muhtarı Fethi Gemuhluoğlu- kapakBu vesile ile Manas Yayıncılık tarafından Elazığ’da 2010 yılında yayınlanan Merhum Gemuhluoğlu’nu anlatan ve yine kendisi de rahmeti Rahman’a giden Yazar Rıdvan Çongur tarafından kaleme alınan “Türkiye’nin Muhtarı Fethi Gemuhluoğlu” adlı kitabı tanıtmak istiyorum.
 
Fethi Gemuhluoğlu öncelikle her şeye dosttur. Kendine, insanlara, tarihe coğrafyaya, ağaca, milletin değerlerine… Kısa ama bereketli geçen hayatı boyunca sadece üç şeyi karşısına almıştır: Uykuyu, parayı ve politikayı. Yalnızca bunlara dost değildir. Uykuya dost değildir çünkü gündüzleri çalışmak yetmez, geceleri de çalışması gerekir. Paranın zaten bir değeri yoktur gözünde. Dönemin siyasilerinden iltifat görmesine rağmen politikaya da dost olmamıştır. Hizmette en önde, mükâfatta ise en gerilerde yer almıştır.

Batılılaşmanın Türk toplumuna getirdiği tahribatı görür ve "Yabancılaşma yurdumuzda sanat ile başladı, o zaman sanat ile ayağa kalkacağız" diyerek herkesin bir sanat dalıyla ilgilenmesi gerektiğini düşünür. "Kalan son paranızla simit alıp karnınızı doyurmayın, o parayla bir film ya da tiyatro seyredin” der.

O'nun en büyük hayali “medeniyetimizin yeniden inşasıdır”.

Bugünün önde gelen fikir ve dava adamlarının birçoğunda Gemuhluoğlu'nun izleri vardır. Önde, cephede değildir ama Üstad Necip Fazıl'ın dediği gibi "bir fikir sakası" olarak cephe gerisinde nakliye ve levazım işlerine kendini hasreden, ideal bir gençlik yetişmesi için gayret gösteren bir derviştir.

Ömrünü insan yetiştirmeye adamış, bu uğurda bir ömrü vakfetmiş, Anadolu'dan okumak için büyük şehre gelenlere sadece burs vermekle kalmamış, onların her türlü sorunlarıyla  ilgilenmişti. Merhum Cahit Zarifoğlu, Gemuhluoğlu için "Tek başına adeta bir okuldur" demişti.

İşte Merhum Rıdvan Çongur bu eserde Gemuhluoğlu ile olan dostluğunu, arkadaşlığını bir sohbet havasında anlatmakta ve merhumu okuyucularına tanıtmaktadır.

F 2 - Dostluk Üzerine - Fethi Gemuhluoğlu kitabı- kapakDostluk Üzerine’den…
 
“Efendim, Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selamlarım. El-Evvelü Allah, El-Âhirü Allah, Ez-Zâhirü Allah, El-Bâtınü Allah. Sâhib’i selâmlarım. Sâhib-i Hakîki’yi selâmlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı selâmlarım. “Levlâke Sırrının Mazharı”nı selâmlarım. Vâlidesini, Hadîce Vâlidemi, Fâtıma Vâlidemi selâmlarım. Cihâr-ı Yâr-ı Güzîn’i selâmlarım. Erkân-ı Erbaa’yı: Selmân’ı, Mikdâd’ı, Ammâr’ı, Ebu-Zerr’i selâmlarım. İmâmeyn’i Muhteremeyn’i selâmlarım. Tâife-i ecinnîyi selâmlarım, mü’minlerini ve müslimlerini. Ve sizi selâmlarım.
Peygamber-i Ekber bir hadîs-i nebevîlerinde buyuruyorlar ki, “Önce selâm, sonra kelâm”. Önce sizi selâmlıyorum. Yine Peygamber-i Ekber buyuruyorlar ki bir hadîs-i nebevilerinde, “Önce refîk, sonra tarîk”. Önce yolda yoldaş, sonra yol.

Dostluk üzerine konuşmak gibi, hiç mu’tâdım değil konuşmak. Elli üç yaşındayım. Kırk senedir söz orucu tutuyorum. En az yirmi senedir, yirmi beş senedir yazı orucu tutuyorum. Ne yazarım, ne çizerim. Zaten okur-yazar takımından da değilim. Ama bu sözleri size sanki bir vedâ gibi, sanki son sözlerim gibi…

Tabiî, ezelde aşk vardı. “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk”de kâinâtın aşk için halk edildiği meydanda.

Cebrâil, Cibrîl-i Emîn, Nâmûs-ı Ekber ol arada ağyâr idi, der. Demek ki, kâinât, eflâk aşk üzere, dostluk üzere halk edilmiştir.

Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şâh-ı Velâyet denir.

Dost ol kişidir ki, Yâr-ı Gâr’dır. Kucağında, mübârek bir emânet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübârek emânet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebû-Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır…”

Fethi Gemuhluoğlu’ndan…

“Bir yerde diyeceğim ki ölüme de dost olunuz! Ahiret dünyada başladığına göre, dünya ve ahiret tefriki bizim izafi değerlerimiz olduğuna göre, biz dünya ve âhireti kendimiz tefrik ettiğimize göre, haddi zâtında kendisi bir olduğuna göre,.. Bir’de bir olduğuna göre, ölüm ve hayat diye iki ayrı şey olmadığına göre, ezel ve ebed beraberliği, tevhidi olduğuna göre, o zaman nasıl kendimize dost olmak mecburiyetinde isek ölüme de dost olmak mecburiyetindeyiz.”

“Hayalleriniz, düşleriniz büyük olsun. Büyük rüyalar görün. Osmanlı bir rüyanın eseridir. Medeniyet insanlığın büyük rüyasıdır.” 

“Eğer Türkiye’de insanlar, Türk insanı, Müslüman insan, Millet-i İslâmiyye’nin insanı yeniden bir ‘ba’sü ba’del mevt’ sırrını yaşamak istiyorsa, onu ihya etmek istiyorsa, yeniden bir ‘ba’sü ba’del mevt’ e doğmak istiyorsa uykuyu kaldırmalıdır. Her şeye dost olalım, uykuya dost olmayalım.”

“Yalnız insanların değil; kurdun, kuşun, dikenin, otun da hakkını görüp gözetin” 

“Batı adamının bunalımı çok tabiidir, muallâktadır. Doğu adamı yerinmez ve sevinmez, çünkü Dünya’da sevinilecek ve yerinilecek bir şey yoktur. Ve bizim hüznümüz Allah’adır. Biz durup dururken, kendi kendimize, kendi nefsânî oyunlarımız için, şehevatımız için mahzun olmayız.”

“Ölüm ne mutluluk benim için. Çünkü çocukluğumda yüz paraya alıp uçurduğum kuşlarım, cennetin kapısında beni bekliyorlar. Onların yanına gitmek, ne güzel şey.”

Nuri Pakdil - Bağlanma - F Gemuhluoğlu içinFethi Gemuhluoğlu, kendisiyle tanışmak için gelen gençlere sorduğu belirli, güzel soruları vardır. Bu hoş soruların klasiği ise aşk üzerinedir. “Hiç aşık oldun mu?” sorusu, hemen hepsi Anadolu’dan gelen bu gençlerin değişik tepkiler göstermesine sebep olmuştur. Kimisi kızarır bozarır, kimisi “ne demek aşk, asla” der, kimisi de mahçup mahçup “evet” der. Asla diyen hatta bunun için kızgınlık gösteren adamı mutlaka tersler. “Ben hayatta sevmemiş, gönül adamı olmamış insanı ne yapayım?
 
İrfan Fethi Gemuhluoğlu; 1922 yılında İstanbul Göztepe’de Arapkirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.  Ailesi Ağın ilçesinin Gemuhu köyündendir.
Mustafa Neşet Bey ve Fatma Saniye Hanım’ın evladıdır. İlköğrenimini doğduğu yer olan Göztepe’de, ortaöğrenimini Haydarpaşa Lisesi’nde tamamlar.  İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yükseköğretim gördü. 
Fethi Gemuhluoğlu - Gerçek Olan Aşktır - Şairler ŞiirlerFethi Gemuhluoğlu 1950-1955 yıllarında İstanbul’daki çeşitli okullarda Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği; 1955-1963 yıllarında İstanbul’un o zaman en önemli kültür ve spor etkinlikleri merkezi olan İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nın müdürlüğü gibi görevlerde bulundu.
1959 yılında Dr. Emine Suzan Hanım’la hayatını birleştirdi. Bu evlilikten Mehmet Ali ile Veli Selman adında iki çocukları olmuştur. 1963-1965 yıllarında iki yıl süreyle Almanya’da kalmıştır.
1965-66 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü, 1966-1970 yılları arasında Türkiye Odalar Birliği Basın Müşaviri görevlerinde bulunur. Daha sonra döneminin eğitim alanında faaliyet gösteren çok saygın vakıflardan biri olan Türkpetrol Vakfı’nın kuruluşunu 1970 yılında gerçekleştirmiş ve vefatına kadar bu vakfın Genel Sekreterliğini yürütmüştür.

5 Ekim 1977’de İstanbul’da vefat etmiştir. Naaşı Göztepe Sahrayı Cedid Mezarlığına defnedilmiştir. 

Yaşadığı süreçte bir gönül ve hizmet adamı olarak öne çıkan Fethi Gemuhluoğlu’nun kendi yazdıkları ile 1977-1978 yıllarında vefatından sonra hakkında yazılanların büyük bir kısmı, 1978’de “Dostluk Üzerine” adlı kitapta toplanmıştır.

Nuri Pakdil’in Fethi Gemuhluoğlu üzerine yazdığı ‘’Bağlanma” adlı deneme 1979’da,  Fethi Gemuhluoğlu’nun şiirleri ile 72 şairin kaleme aldığı büyük kısmı ithaf şiirler ve yazılardan oluşan “Gerçek Olan Aşktır” 2000 yılında neşredilmiştir.

 

Bir Yorum

  1. fahrettin erdem

    Merhumu rahmetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir