Nesr-i Muhayyel

FUNDA GÖKÇEN

FUNDA GÖKÇEN
Nesr-i Muhayyel
 
Sözün sırtına yüklenen mana menzile ulaşabilir miydi? Aynı imlayla yazılsa da kalb unutucu, vefasızdı. Değişip duruyordu. Aşk kalbe özgü bir sıfattı velâkin kulûbdan özge değildi. Kalplerin hamiliği başka başkaydı. Vefa ile tartılınca ölüm, ölüm ile tartılınca sevda ağır geliyordu. Kalbim bu yükü taşır da ben bu kalbi taşıyabilir miydim? Sonra toprak açtı tenini, Hak'tan ne emir geldiyse hepsini kabul etmişti. Sağ kulağının ardına, gümüş rengi damara Bismillahû deyiverdi indirdi. Can kesildi. Kesik kesik oluverdi. Ruhu dilim dilim yükseldi. Oysa ateş ile azap arasında bir tövbe kadar paye vardı. Kiri dünyada su, günahı ahirette ateş arıtıyordu. Çok defasında yok olmayı istemişti ama hiç biri bu kadar şiddetli değildi. Burula kıvrıla çıkan neftî hâreler genzini yakıyordu.
 
Ve düşleri de yandı, hayalleri de sonra anladı ki düşler de günah işlerdi.
 
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir