Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde AnılıyorFikir ve Sanat İnsanı
Cemil Meriç
Vefat Yıldönümünde
Anılıyor
 
Başta dil, tarih, edebiyat, felsefe ve sosyoloji olmak üzere birçok alanda eserler veren fikir ve sanat insanı Cemil Meriç vefat yıldönümünde anılıyor
 
Cemil Meriç, kendisini yatağa mahkûm eden uzunca bir hastalıktan sonra 13 Haziran 1987'de, 71 yaşında hayata veda etmişti.
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde AnılıyorCemil Meriç; 12 Aralık 1916'da Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde dünyaya geldi. Balkan Savaşı sırasında Yunanistan'dan Türkiye'ye göçmüş bir ailenin çocuğudur.
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde Anılıyorİlk ve orta eğitimini Reyhanlı Rüştiyesi'nde tamamladı. Sonra Antakya'ya giden Meriç, Fransız idaresindeki şehirde, Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi'nde okudu. Eğitimi sırasında gözlerinin 6 numara miyop olduğu anlaşıldı.
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde AnılıyorCemil Meriç'in "Geç Kalmış Bir Muhasebe" başlıklı ilk yazısı, 1933'te yerel Yenigün gazetesinde yayımlandı. Milliyetçi tutumunun yanı sıra yayımlanan bir yazısında bazı hocalarını eleştirmesi yüzünden 12. sınıfta liseden ayrılmak zorunda kaldı. Meriç, 1936'da Nurullah Ataç ve Reşat Ekrem Koçu'nun öğretmenlik yaptığı İstanbul’daki Pertevniyal Lisesi'ne geçti.
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde AnılıyorMeriç aynı yıl Nazım Hikmet ve Kerim Sadi gibi isimlerle tanıştı.
 
Geçim sıkıntısı nedeniyle 1937'de İskenderun’a döndü. Meriç, Haymaseki köyünde dokuz ay kadar ilkokul öğretmenliği yaptı. Sonra kısa bir süre İskenderun'da Tercüme Bürosu’nda reis muavini olarak görev yaptı.
 
İlk çeviri kitabı 1943'te yayımlandı
 
Cemil Meriç, 1938'de çeşitli geçici işlerde çalıştı, 1939'da ise Hatay hükümetini devirmek iddiasıyla tutuklanıp Antakya'ya götürüldü. İdam talebiyle yargılanan Meriç, iki ay sonra beraat etti. Aynı yıl 29 Haziran’da Hatay Türkiye’ye katıldı.
 
Yazıları 1941'den itibaren İnsan, Yücel, Gün, Ayın Bibliyografyası dergilerinde yayımlandı. Meriç, İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu’na burslu olarak kabul edildi. 1944'te Fransız Filolojisi Bölümü'nden mezun oldu.
 
Fevziye Menteşeoğlu ile 1942'de tanışıp evlendi. Meriç'in 1945’te oğlu Mahmut Ali, ertesi yıl ise kızı Ümit dünyaya geldi. Yazarın ilk çeviri kitabı, Balzac'ın "Altın Gözlü Kız" romanı 1943'te yayımlandı.
 
Usta edebiyatçı, 1944-1974 arasında Elazığ Lisesi ve İstanbul Işık Lisesi'nde öğretmenlik, İstanbul Üniversitesi'nde ise Fransızca okutmanlığı yaptı.
 
Görme yetisi 1954'te zayıflayan Meriç, başarısız göz ameliyatlarının ardından, 1955’te görme yetisini tamamen yitirdi.
 
Cemil Meriç, çevresindekilere okuttuğu Fransızca ve İngilizce metinleri sözlü olarak çevirdi ve yardımcılarına yazdırdı.
 
Basılmamış olan Fransızca grameri hazırladı. Dikte etmek suretiyle makaleler yazmaya devam etti.
 
İlk telif kitabı "Hint Edebiyatı" 1964’te yayımlandı
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde AnılıyorYazar Meriç'in ilk telif kitabı "Hint Edebiyatı" 1964’te yayımlandı. Doğu medeniyetlerine karşı olan önyargıları yıkmayı amaçlayan ve dört yıllık bir çalışmanın sonucu olarak ortaya çıkan eser, "Bir Dünyanın Eşiğinde" başlığıyla iki kez daha basıldı.
 
Batı düşüncesinin önemli bir yönünü aydınlatmayı amaçlayan Meriç’in bu düşünceyle, sosyalizmin temelini atan ve sosyolojinin kurucusu olan Saint Simon hakkında yazdığı eseri 1967’de Çan Yayınları tarafından basıldı. Meriç'in yazı ve çevirileri 1965-1973 arasında çeşitli dergilerde yayımlandı. Hisar dergisinde "Fildişi Kuleden" başlığıyla denemeler yazdı.
 
"Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülâkata bu kitabı yazmak için geldim." dediği "Bu Ülke" adlı kitabı Ötüken Yayınevi tarafından 1974'te yayımlandı. Aynı yıl, medeniyet kavramını tartıştığı “Umran’dan Uygarlığa” adlı eseri okurla buluştu.
 
Cemil Meriç, edebiyat ve düşünce tarihi niteliği taşıyan "Kırk Ambar" adlı eseriyle 1980'de Türkiye Milli Kültür Vakfı Ödülü'ne layık görüldü.
 
Sağlığında basılan son eserleri "Işık Doğudan Gelir" ile "Kültürden İrfana" oldu
 
Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 1981'de "Yılın Yazarı" seçildi. Meriç, aynı yıl basılan yarı derleme, yarı telif "Bir Facianın Hikâyesi" adlı eserde ise yakın tarihi ele aldı. Kayseri Sanatçılar Derneği'nden 1982'de inceleme dalında, 1986'da ise fikir dalında ödül aldı.
 
1983 yılında İletişim Yayınları’nın çıkardığı “Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi"ne makaleler yazdı. Cemil Meriç, 1986 yılında yine aynı yayınevinin “Tanzimattan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi”nde makaleleriyle yer aldı.
 
Eşi Fevziye Hanım'ı 1983'te kaybeden Meriç, aynı yıl beyin kanaması geçirdi ve sol tarafına felç indi. Sağlığında basılan son eserleri "Işık Doğudan Gelir" ile "Kültürden İrfana" oldu.
 
Cemil Meriç, kendisini yatağa mahkûm eden uzunca bir hastalıktan sonra 13 Haziran 1987'de, 71 yaşında hayata veda ederek, Karacaahmet Mezarlığına eşinin yanına defnedildi.
 
Cemil Meriç, 2015'te Cumhurbaşkanlığı tarafından verilen Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görüldü.
 
Kendine has üslubu ve temiz Türkçesiyle dikkati çeken Meriç'in eserleri, 40 kadar derginin yanı sıra ansiklopedide yayımlandı. Cemil Meriç'in çevirileri başta İnsan, Amaç, 19. Asır, Gün, Yeni İnsan, Hisar, Hareket, Yirminci Asır, Türk Edebiyatı, Kubbealtı Akademi, Köprü ve Gerçek olmak üzere birçok dergiyle Yeni Devir ve Orta Doğu gazetelerinde okuyucuyla buluştu.
 
"Osmanlı irfandır, Avrupa kültürdür"
 
Avrupalılaşmak, çağdaşlaşmak ya da yabancılaşmayı birbirinden ayrı görmeyen Cemil Meriç şu tespitleri paylaşır okurlarıyla:
 
"Batılılaşma miti eskiyince yeni bir yalan çıktı sahneye… Daha doğrusu aynı nazenin taze bir makyajla arz-ı endam etti. Filhakika intelijansiyamızın (aydınlar takımı) şerefine şampanya şişeleri patlattığı bu sözde bakire Tanzimat’tan beri tanıdığımız Batılılaşmanın ta kendisi. Çağdaşlaşmak, karanlık, kaypak, rezil bir kavram. Rezil, çünkü tehlikesiz, masum, tarafsız bir görünüşü var. Çağdaşlaşmak elbette ki Avrupalılaşmaktır. Avrupalılaşmak yani yok olmak. Avrupa bizi çağdaş ilan etti. Zira apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız, düşman bir medeniyetin, bambaşka bir ölçüleri olan, çok daha eski, çok daha asil, çok daha insanca bir medeniyetin."
 
Doğu Batı çatışmasını düşüncesinin ana omurgasına yerleştiren, oryantalizmi sömürgeciliğin keşif kolu olarak gören Meriç, "Osmanlı irfandır, Avrupa kültürdür" değerlendirmesiyle "Kültürden İrfana" adlı eserinde şu önerilerde bulunur:
 
"Hadis-i şerif, kendini tanıyan Rabbini de tanır buyuruyor. Önce kendilerini tanımalılar; kendilerini yani ikbal ve idbarlarıyle tarihlerinin bütününü, kendi dillerini, kendi dinlerini, kendi irfanlarını. Sonra insanlığın tarihine eğilmek, Asya ve Avrupa’nın her düşüncesini hiçbir peşin hükme saplanmadan incelemek. Bu çetin yolculukta iki çetin yardımcıya ihtiyaç var: 1) Milli irfan hazinelerini taramaya yetecek zengin ve köklü bir Türkçe (İslâm harflerini öğrenmeden böyle bir fethe çıkılabileceğini sanmıyorum) 2) Bir Batı dili, Avrupa’yı, imtiyazlı birkaç züppenin vesayetine ihtiyaç duymadan bizzat tetkik etmek için bir batı dilini bilmekten başka çare yoktur. Sonra “ikra” emr-i celiline uymak.."
 
Eserleri
 
"Balzac", "Hint Edebiyatı", "Saint Simon/İlk Sosyolog-İlk Sosyalist", "Dillerin Yapısı ve Gelişmesi", Sosyalizm ve Sosyoloji Tarihinde Pierre Joseph Proudhon:1809-1865", "İdeoloji", "Bu Ülke", "Umrandan Uygarlığa", "Kırk Ambar", "Bir Facianın Hikâyesi", "Mağaradakiler", "Işık Doğudan Gelir", "Kültürden İrfana", "Jurnal I-II", "Sosyoloji Notları ve Konferanslar"
 
Usta edebiyatçının Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde doğduğu ev, 2014 yılında müzeye dönüştürüldü.
 
Cemil Meriç Vefat Yıldönümünde Anılıyor

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir