Gazze’nin Şecaati, Ümmetin İmtihanı

İPEK ACAR SERT
Gazze’nin Şecaati, Ümmetin İmtihanı
 
Kalp; dünyanın ağır imtihanlarına karşı kendini himaye etse de kaygı, keder, korku arasında gidip gelirken, takatten düşüp, güzel hasletlerini yitirebiliyor. Mesela umut gibi… Bir yer biliyoruz; her çeşit zulmü yaşıyor olmasına rağmen umudunu yitirmeden direnen, tevekkülle sebat gösteren, topraklarının halas olacağı günü bekleyen… Orası ağlayan güneş, kanayan toprak, yetim çocuk, kınalı gökyüzü… İslâm âlemine ne oldu da Gazze'yi öksüz bıraktı?
 
Zalimler, zulüm çağında birlik olup güç elde ederken iyilerin birlik olamaması toplumların ihya olmasına engel. Soykırımı kınayan ülkelerin eylemlerine baktığımızda, halklardan ciddi bir sosyal katılım görüyoruz. Devletler kınayarak, vatandaşlar ise eyleme geçerek tepkilerini gösteriyorlar. Soykırımı kınayan devletler, halklar gibi birlik ve beraberlik içinde değil maalesef.
 
Aydınlık yarınlarımızın gül fidanlarına yani çocuklarımıza sadece vatan topraklarımızı değil kültür, sanat, ahlâkî ve dinî değerlerimizi de miras bırakacağız. Bunu üzülerek söylüyorum: Kültürel yozlaşmanın ve sosyal çürümenin içinde, benmerkezciliğe yakın, değerlerimizden uzak büyüyen neslin ailesine, milletine, vatanına hayrülhalef olması beklenemez. Bugün hâlâ “Gazze’den bize ne” diyen bir kesim var, ailesini kendine ayna kılan genç dimağlar… Çünkü ebeveyni böyle düşünüyor. Oysa mevzu: katliam, savaş, soykırım karşısındaki erdemli duruşumuz, ahlâkî ve İslami sorumluluğumuzdur.
 
Filhakika, merhametin ve adaletin zulmü durduramadığı ve de mazlumu koruyamadığı bir dünyada iyilikten, erdemden gönül rahatlığıyla bahsedilebilir miyiz? Bir toplumda iyilik, kötülüğü mağlup etmek için savaşım vermiyorsa, kötülüğü durduracak gücü varken aciz, ürkek ve politik davranıyorsa orada güç, iyiliğin değil kötülüğün olur. Haksız güç!
 
Güzel ahlâk; vicdan, iyilik, merhamet, doğruluk, erdem gibi değerlerden mürekkep. Bu hâl üzere olanlara “gelecekteki âdil düzenin mimarları” diyebiliriz. Zira bir toplumdaki güç, halka zulmedenlerde değil, toplumsal iyileşmeyi yani adaleti sağlayanlarda olmalı. İyiliği harekete geçirip adaleti etkin kılarak zulmü etkisiz hâle getirenlerde ya da kötülüğü yok etmek mümkün olmasa da iyilikleri arttırarak kötülüğün etkisini azaltabilenlerde olmalı güç.
 
Açlığın, vahşetin, soykırımın girdabında can veren Gazzeli yavrucakların Allah’tan başka kimsesi yok. Müslüman topraklarda çocuklar aç, susuz, yaralı, acı çekiyor; insanlar sadece füzelerden değil açlıktan da ölüyor!
 
Dünyaya cehennemden bir pencere açılmış sanki!.. Dünya ıstırap yurdu, insan insanın kurdu. 2 milyar Müslümanın arasında soykırımı kendine dava edinen bir avuç insan kaldık. Mütemadiyen sohbet meclislerinde konuştuk, yazdık, boykota katıldık, yardımda bulunduk, buğzettik. Şimdi de gözyaşlarımızla sitem ediyoruz, İslâm âlemine! Gazze'nin şecaati, ümmetin imtihanı oldu. İyilik pasif kalırken kötülük (siyonistler) daha da güç buldu.
 
Ah, canım çocuklar!
Söz tükeniyor, can yitiyor savaş yetimlerinin umudu bitmiyor. Duamız, umudumuzdur bizim; gayretimiz ise mazlumların kurtuluşu için.
 
Ümmet, Gazze'ye ağyar oldu. Allah mazluma yâr olsun. Allah, tez vakitte zalimlere cehennem otağı kursun.
Hakiki adaletin ilanı için mahkeme-i kübrayı bekleyen canların teslimiyeti, hepimize nasip olsun.
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir