Merve Koçak Kurt’un Üçüncü Öykü Kitabı


“Naz Kahvesi”
 
Merve Koçak Kurt’un
Üçüncü Öykü Kitabı
Çıktı
 
Merve Koçak Kurt’un üçüncü öykü kitabı “Naz Kahvesi” Profil Kitap yayınlarından çıktı.
 
Yirmi bir öykünün yer aldığı kitabın bazı öyküleri şunlar: Kuğunun Kalbi Kederden, Işık Kırılması, Çıtkırıldım Yaz, Nar Çiçeğinin Göçü, Dokunduğun Taflanlar, Evvel Bahar Mimozaları, Mezardaki Mahmur Çiçeğin, Bir Tenin Baharı, Kaua‘i ‘O‘o Kuşunun Son Şarkısı, İstanbul’da Adın…
 
Merve Koçak Kurt, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü mezunu bir yazar. Yayımlanan ilk öyküsü “Kahve Fincanında Bumerang Etkisi”… 2010’dan beri öykü dünyasının içinde. Hece, Hece Öykü, Türk Dili, Edebiyatist, Öykü Gazetesi, Edebiyat Ortamı, Mahalle Mektebi, İtibar, Muhayyel, Post Öykü gibi mecralarda öyküleri yayımlandı. Star Gazetesi Kitap ekindeki İlk-im köşesinde uzun süre ilk kitapların öyküsünü anlattı. Ayrıca kitap tanıtımları yazmakta, edebiyathaber.net ve çeşitli mecralar için söyleşiler yapmakta ve yazılar kaleme almakta.                                                                    
 
Kurt’un öykülerinde soyut ve s/imgesel bir dil göze çarpıyor. An’ın vurgulandığı, daha çok şimdiki zaman’ın duyulduğu, anlatıcı ağırlıklı bu öyküler, öncekiler gibi sükûtun izlerini sürüyor. Kurt, ilk yazdıklarından itibaren kendi öykü evrenini kurabilmiş bir yazar. Nevi şahsına münhasır bir kalem. Kelimelerle oynamayı seviyor; keserek, bükerek, eksilterek farklı anlamlarda (s)özünü söylüyor. Dolaylı anlatımı yeğliyor, kahramanların iç sesleri ve bilinç akışları üzerinden duruma vakıf oluyoruz. Öyküleri kalabalık kadrolu kumpanyalardan ziyade bir solist ve assolistin çıktığı sadece müdavimlerinin gittiği unutulmayan eski zaman gazinolarına benziyor: Genellikle iki kişi arasındaki ilişkiye eğiliyor yazar, geçmiş zamanların bugüne yansımasını anlatıyor ve sık sık şarkılar türküler kulağınıza çalınıyor.
 
“İçinde bir çocuk büyütüyordun, bilmiyordun. Düşe daldığını fark ettiğimde kahvenin köpüğü taşmak üzereydi, bir İspanyolca şarkı çalıyordu ve şarkıyı söyleyen o kadın, kemanı ahşap bir kelebeğe benzetiyordu. Çok güzeldin ve ben sana bakarken yeniden doğuyordum hep. ‘Su gibi’ derlerdi senin gibilere çocukluğumun kadınları… ‘Su gibi’… Yeni yüzler, eski yüzlere yol açıyordu içimde ve ben o yeni yüzlerle eski yüzler arasında bir gelgitte dağılan parçalarını toplamaya çalışıyordum yüzünün.”
 
Merve Koçak Kurt’tan içli aşk öyküleri… Öykülerin kahramanları bazen isimsiz ama hiç yabancı değil. Kadın’ı Adam’a bakışından, Adam’ı Kadın’a gülümseyişinden tanıyıveriyoruz. Satırlarda kırgın akisler… Aynaları ve yansımaları eskiten zamanın duygular karşısındaki başarısızlığını okuyoruz. Kırklara karışsa da birileri; yaralar canlı, hisler diri.
 
Yazgısını okuyup adına yazılmayanları kâğıda dökenlerin, dünyanın bütün yalnızlarının diliyle konuşan bir kitap “Naz Kahvesi”… Kimi zaman yasemin, kimi zaman hanımeli kokulu ve ilhamla dolu…
 
 
 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir