İSMAİL OKUTAN
Ey Yeşil Gözlüm
Geçip gittin sen bu dünyadan yeşil gözlüm,
Geçip gittin fakat ölmedin sen
Senin hüznün doyuruyor her akşam karnımı şimdi
Karanlık bir dünya var artık aramızda yeşil gözlüm
Aramızda bitmeyen koyu geceler var,
Aramızda içime sinen kokuların var,
Aramızda derin hasretler var.
Aramızdaki mesafe ne kadardır bilemedi kimse
Bu ayrılığın boyutu elini tuttuğum bir mesafe kadardır ancak
Bu dünyaya ben, öbür dünyaya sen düştün
Evimiz de gidecek belki elimizden ey canım
Dağılıp dökülecek her yanım.
Taşların da ruhu ve anlamı var
Benim gözyaşlarım yeşertiyor hüzünleri
Sen ölmedin tabii ki canım oğlum
Saçın o gün okşadığım gibi duruyor hâlâ avuçlarımda
Binlerce yıldız taşıyan gözlerin de içimde parlıyor.
Ruhumu savuran tipiye dönüşüyor git gide hayat
Ben kendime koşarım ancak
Kalbime sığınırım
Kimse yok artık çünkü kimse yok
Yollar ve kapılar kapalıdır artık
Hangi kaba, kimin kalbine sığarım bilemiyorum
Ben artık yırtık ve yitik bir öyküde yaşıyorum.
Yorgun, argın ve solgundur hayat
Sonbaharda dökülmüş yapraklar gibiyim
Sevinçlerden arındırılmış bir dünyada yaşıyorum,
Rüzgâr alıp götürür içimi bilinmeyen bir yere,
Kimse yok artık, kimse yok.
Kayıpların sesi var sadece kuytularda
Kıyısından yaşayacağım bilemiyorum belki hayatı
Sana ait bir deniz geçti kıyısından ölü hayatımın
Kokusu doldu içime
Yanmak bana düşer demişti kalbim
Meğer öyleymiş şimdi gerçekten
Sen yanımdan geçip giderken.
Dolabımda duran ceketini koklamanın acısı
Nasıl kurşun gibi saplanır böğrüme, nasıl!
Nasıl atar beni alevlerin içine, nasıl!
Çıkamadım hala o cenaze töreninden
Şimdi ölümlü yalanlara kaldı hayatım
Kim bilir benden başka, kim bilir,
O yakıcı, öldürücü acıları?
Ey ayrılığı içimi donduran yeşil gözlüm!
Ey uçurumları içime dolduran
Ey hüzünleri şaha kaldırıp
Beni uçurumlara doğru savuran yeşil gözlüm!
Senin yeşil gözlerin içimi yeşertirken
Bu gün ben de öldüm senden sonra
Senden sonra dondu ve öldü hayat