YILMAZ EKİNCİ
Mayday
1
İşte
mayıs ayı
kemiklerimi ısıtan güneş
gözlerimi yeşile dönüştüren sonsuz ışık
ana rahminden çıktığım ay / içimde tüten iğde kokusu
ve şimdi nereye gitsem senden bana akan zelal bir nehirdir hayat.
Mayıs
renklerin içinde nar çiçeğidir
bulutların arasında bana göz kırpan güneştir
bir boşluğumu doldururken bir başka boşluğuma zehirdir.
Ah şimdi
hangi kitabı açsam
yeni bir sayfaya giriş cümlesidir
ve hangi dilde seslensem içimde uzun bir yol hikayesidir
ve istinasız yazmak istediğim kelimelerin çiçeğe durduğu bir gelincik tarlasıdır.
Mayıs
çileğin, dutun, eriğin, kirazın
ve yar dudağının ısırıldığı / bülbülün dile geldiği
balıkların derelerde suyun akışına meydan okuduğu cilveli bir aydır.
Oturdum
arzın kürsüsünde bahanelerini tefsir ettim
müfessir oldum kendimce oyalandım zamanla silinir sandım.
kalpler mühürlenir / gıyabında şairler şiirler yazar / sen bilemezsin
ben itiraf etmem ve
çimlerde kelebekler suskun bir acıyla uçuşur.
su birinkisinde oynaşan serçeler ancak acılarıma eşlik eder.
Sana geldim
sorularıma sağır bir kulaktın
bahanelerine makul bir gerekçe bulamadım günlerce
ben azaldım sen çoğaldın infilak etti sendeki yolculuğum
küller ülkesinde
ateş oldum kül oldum gül koktum
görmedin
kabuk bağlayan yaralarıma bir neşterdin
kanadım
dudaklarımın kıvrımlarında gülüşün kaldı
öptüm
2
Hep yandın
aşkın lügatında ağır bir bilmeceydin
yüzüne baktım
yol gördüm bir yol göremedim
umarsız saçlarını rüzgâra verdin
bilincimden azaldın yüreğimde çoğaldın
derelerin, nehirlerin ve göllerin ülkesinde
yabani bir yaz kokusu oldu gülüşün
bekledim gelmedin
tanrının istirahata çekildiği gün
gündüz ıhlamur / gece melisa koktum
yorgun ömrümün akşamında
elleri dövmeli bir kadın anlattı herşeyi
sustum
ve uzun yola çıktım.
3
İnkar etmem iyiliğini
gözlerinde kaynayan pınarlardan içtim /çoğaldım
dağlara tırmandım / zigguratlara adını yazdım
seni teşbih edecek kelimelerimin mecali kalmadı
bekledikçe kuruyan
kırıldıkça ağlayan bir dal oldu yüreğim.
4
Doğdum
mayıs’ın öndördünde
açtım ellerimi ikiye yarıldı ay
hep ağlayan ve hiç gülmeyen küller ülkesinde
iğde oldum koktum
görmedin
kabuk bağlayan yaralarıma ilaçtın
dudaklarımın kıvrımında
gülüşün kaldı
öptüm.