Turgut Özakman Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Turgut Özakman Vefat Yıldönümünde AnılıyorÇok Yönlü
Usta Yazar
Turgut Özakman
Vefat Yıldönümünde
Anılıyor
 
"Şu Çılgın Türkler" kitabıyla büyük çıkış yakalayan, eserleriyle edebiyat ve tiyatro dünyasına önemli katkılarda bulunan Turgut Özakman vefat yıldönümünde anılıyor
 
Turgut Özakman Vefat Yıldönümünde AnılıyorEserlerindeki konu seçimi, olaylara yaklaşımı, anlatımındaki farklılık ve Türk tiyatrosunda gösterdiği çaba ile ardında onlarca eser bırakan kültür insanı Turgut Özakman vefat yıldönümünde anılıyor.
 
Turgut Özakman, rahatsızlığından dolayı 14 Eylül 2013'te hastaneye kaldırılmış, koroner arter hastalığı ve kalp yetmezliği sebebiyle 28 Eylül 2013'de vefat etmişti.
 
Turgut Özakman; Ankara'da Hikmet Bey ile Münevver Hanımın ilk çocukları olarak 1 Eylül 1930'da dünyaya geldi. Özakman'ın daha sonra Güner ve Serpil isminde iki kız kardeşi oldu.
 
Turgut Özakman Vefat Yıldönümünde AnılıyorÖzakman ve ailesi, 1933'te babaannesi Lütfiye Hanımın ölümünün ardından İstanbul Çengelköy’de kiraladıkları bir yalıya yerleşti. Büyükbaba Ertem Beyin tekrar evlenmesi ve Hikmet Bey ile iş konusunda yaşadıkları anlaşmazlık üzerine, Özakman'ın halaları Ankara’ya gitti.  Kendileri de önce Beşiktaş'a, daha sonra Münevver Hanımın ailesinin yaşadığı Bakırköy'e taşındı.
 
Küçük yaşlarında kanun ve bale dersleri alan, öyküler yazan Münevver Hanım, Özakman'ın yetişmesinde önemli bir rol oynadı.
 
Yazar, okul hayatına 1936'da Bakırköy Taş Mektep’te başladı. Okula başlamadan önce okuma ve yazmayı söktü. Birinci ve ikinci sınıf matematiğini de annesinin yardımıyla öğrendi.
 
"Sanırım, çocukluğum o gün sona erdi"
 
Özakman, ailesinin maddi gücünü yitirmesi üzerine eşyaların birer birer satılmasıyla boş kalan evin alt katında ve bahçesinde, mahalledeki çocuklarla birlikte okuduğu öyküleri ve masalları oyunlaştırmaya başladı.
 
Babası, çalışmaya başladığı Bakırköy Barut Fabrikası 1940'ta kapatılıp Kırıkkale'deki barut fabrikasına tayin edilince Kırıkkale'ye gitmek zorunda kalan Özakman, o zamanları şu sözleriyle anlatmıştı:
 
"Sanırım, çocukluğum o gün sona erdi. Babam, annem, kız kardeşim ve ben, iki denk bir tahta sandıkla Kırıkkale’ye geldik. Babam çabuk ısındı çevresine. Biz de mutsuz olmadık. Tavuk 25, üzümün kilosu 3 kuruştu. Bir gece sinemada Ahmet Nuri Sekizinci’nin Hisse-i Şayia adlı oyunu oynandı. Oynayanların, öğretmenler ve işçiler olduğunu sanmaktayım. Bu benim, baştan sona, dışarı atılmak korkusu olmadan seyrettiğim ilk oyundur. Çok heyecanlandığımı anımsıyorum."
 
Özakman ilkokulu Kırıkkale'de bitirirken, eğitiminin devamı için Ankara'da olan büyük halası Kıymet Hanımın yanına gönderildi. 1941'de Kurtuluş'taki Birinci Ortaokul'a kaydoldu.
 
Ortaokulun son sınıfındayken İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesi ve babasının Ankara Kayaş’taki Askeri Gaz Maske Fabrikası’na atanmasıyla ailesi tekrar bir araya geldi.
 
Özakman, 1944'te Ankara Erkek Lisesi’ne başladı. Arkadaşlarıyla birlikte Halkevinde sergilenen oyunları izleyip, derslerine Halkevi kitaplığında çalıştı, 1945’te Ankara Atatürk Lisesi’nde Maeterlinck'in "Evin İçi" oyunuyla ilk kez sahneye çıktı ve yönetmenlik denemelerinde bulundu.
 
İlk oyun "Masum Katiller" 1946'da sahnelendi
 
Edebiyat öğretmeninin etkisiyle yazmanın önemini fark etti. 1946'da okulun mezunlar derneği tarafından düzenlenen 1. Edebiyat Yarışması’nda "Bir Bayram Sabahı" öyküsüyle birinci oldu. Lise son sınıfta kaleme aldığı bir öykü de 1946'da Ulus gazetesinde çıktı.
 
Aynı yıl, yazdığı ilk oyun olan "Masum Katiller", Atatürk Lisesi öğrencileri tarafından Ankara Halkevi Sahnesi’nde oynandı. Büyük ilgiyle karşılanan bu oyunun ardından Atatürk Lisesi Mezunlar Derneği tarafından 1947'de düzenlenen 2. Edebiyat Yarışması’nda da birinci oldu.
 
Özakman, o yıl Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. 19 Ağustos 1948'de, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlamak ve Kurtuluş Savaşıyla ilgili anılar toplamak amacıyla on arkadaşıyla birlikte Polatlı'dan Afyon'a yürüdü.
 
Bu gezi, onun araştırmacı yönünün bir başlangıcı oldu. "Hisar" dergisinde öykülerinin de çıkmaya başladığı 1951'de "Pembe Evin Kaderi" oyunuyla kısa zamanda tanınmaya başladı. Bu eseri önce Devlet Tiyatrosu'nda sahnelendi, ardından ise Şehir Tiyatroları repertuvarına alındı.
 
Özakman, üniversiteden 1952'de mezun oldu. Askerlik görevinin ardından bir süre avukatlık yapsa da tiyatro tutkusu ağır bastı.
 
Üçüncü oyunu olan "Güneşte On Kişi" Ocak 1955’te Nihat Aybars yönetiminde Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahnelendi.Yazar, aynı yıl tiyatrodan Sevim San ile evlendi.
 
"Duvarların Ötesi" oyunu 1964'te sinemaya uyarlandı
 
Eşiyle birlikte Almanya'ya gitti ve Köln Tiyatro Bilimi Enstitüsü'nde tiyatro öğrenimi gördü. Özakman, Sevim Hanımın hamileliği nedeniyle Türkiye'ye döndü ve ikiz oğulları Can ile Kerem dünyaya geldi.
 
Türkiye'ye döndükten sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatrosu ve TRT'nin de aralarında bulunduğu pek çok kurumda farklı görevler üstlendi.
 
Oyunları ödenekli ve özel tiyatrolarda sahnelenmeye devam etti. Özakman, 27 Mayıs 1960 Darbesinin ardından Basın Yayın Genel Müdürlüğü İç Basın Şubesi Müdür Vekilliğine getirildi. Aynı yıl Eylül ayında da Basın Ateşe Vekili olarak Almanya Bonn’a gönderildi.
 
Özakman yaklaşık bir yıl sonra da Ankara Radyosu Söz ve Temsil Yayımları Şefliği görevine atandı.1962'de Radyo'da açılan prodüktörlük kursunda radyo yazarlığı dersini vermekle görevlendirildi.
 
"Duvarların Ötesi" adlı oyunu 1964'te Orhan Elmas yönetiminde sinemaya uyarlandı. Erol Taş'ın büyük çıkış yakaladığı filmin senaryosunda Özakman ve Elmas'ın yanı sıra Vedat Türkali imzası yer aldı.
 
Özakman, aynı yıl Orhan Kemal ve Halit Refiğ ile birlikte "Gurbet Kuşları" adlı filmin senaryosunu hazırladı, "Hisar" dergisinde iki yıl boyunca yayınlanacak olan "Gençlere Mektuplar" başlıklı yazılar yazmaya başladı.
 
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü yaptı
 
Yine 1964'te, yeni kurulan TRT'de görev almaya başladı. 1967'de ilk eşinden boşanarak Ayla Hanımla evlendi ve Elif isminde bir kızı dünyaya geldi.
 
Turgut Özakman aynı yıl TRT'de vekaleten genel müdür yardımcılığı görevine atandı. 1970'te kurumdan ayrılarak reklamcılık-film yapımcılığı işine girdi. Bu dönemde daha çok senaryo yazarlığıyla ilgilendi ve çalışmalarının en bilineni "Keloğlan" serisi oldu.
 
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Kürsüsü'nde de görev aldı. 1970'lerin sonlarına doğru tekrar oyun yazmaya başladı. ve çok ses getiren "Fehim Paşa Konağı" ilk kez 1980-1981 sezonunda tiyatroseverlerle buluştu.
 
Özakman, 1983'te verilen Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü görevini 12 Ocak 1987'ye kadar yürüttü.Bu süreçte tiyatro belgeliği ile çocuk ve gençlik tiyatrosu birimini kurdu.
 
Görevde olduğu sürede yerli oyunların oranını yüzde 60'a çıkardı. Özakman, bunun nedenini şu sözlerle açıklamıştı:
 
"Milli tiyatronun özünü, milli repertuvar oluşturur. Yani Türk tiyatro yazarlarının bugüne kadar yazdığı oyunlar ve bundan sonra yazacakları oyunlar milli tiyatroyu oluşturacaktır. Devlet Tiyatrosu'nun temel görevi milli repertuvarın oluşması için her türlü tedbiri almak, zenginleşmesini sağlamak ve bu repertuardan seçilecek örnekleri en iyi şekilde temsil etmektir."
 
Özakman, 1988'de Radyo Televizyon Yüksek Kurulu üyeliğine seçilirken, roman olarak tasarladığı bir konuyu, öneri üzerine 1989'da 20 bölüm halinde TRT'ye teslim etti.
 
Ziya Öztan'ın yönetmen koltuğunda oturduğu "Kurtuluş" dizisi, 6 bölüm halinde çekildi ve 22 Mart 1994'te ilk bölümü yayınlandı.
 
Şu Çılgın Türkler’in 400'den fazla kez basımı yapıldı
 
Özakman, 1993'te ilk romanı "Korkma İnsancık Korkma" ile okuyucu karşısına çıktı ve bir yıl sonra Radyo Televizyon Yüksek Kurulu üyeliğinden ayrılarak, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı konuları başta olmak üzere tarihi konularda çalışmaya ağırlık verdi.
 
Sonrasında pek çok kitap yazan usta isim için 2005 yılı, "Şu Çılgın Türkler" kitabını yayımlamasıyla hayatında bir dönüm noktası haline geldi.
 
Kurtuluş Savaşı'nı konu edinen bu romanla beklenmedik bir başarı elde edilirken, kitap uzun süre çok satanlar listesinin başında yer aldı ve eserin 400'den fazla kez basımı yapıldı.
 
"Şu Çılgın Türkler", yazarın "Türkiye Üçlemesi"nin ilk eseri olurken, "Diriliş-Çanakkale 1915" 2008'de, "Cumhuriyet-Türk Mucizesi 1-2" ise 2009 ve 2010’da yayımlandı.
 
Özakman, 1999’da aldığı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nün yanı sıra birçok ödüle ve fahri doktora unvanına layık görüldü.
 
Edebiyat ve sanatın farklı yönleriyle ilgilenen, tiyatronun daha çok ders verme kısmını seven Özakman, çok sayıda öğrenci yetiştirdi.
 
Turgut Özakman, rahatsızlığından dolayı 14 Eylül 2013'te hastaneye kaldırılırken, koroner arter hastalığı ve kalp yetmezliği sebebiyle 28 Eylül'de vefat etti. Eserleriyle edebiyat ve tiyatro dünyasına önemli katkılarda bulunan Özakman'ın cenazesi 30 Eylül'de Ankara Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
 
Turgut Özakman, konu seçimi, olaylara yaklaşımı, anlatımındaki farklılık ve Türk tiyatrosunda gösterdiği çaba ile ardında onlarca eser bırakan bir kültür insanı oldu.
 
Bazı Eserleri
 
Roman
"Korkma İnsancık Korkma", "Romantika", "Şu Çılgın Türkler", "Diriliş-Çanakkale 1915", "Cumhuriyet – Türk Mucizesi 1-2"
 
Araştırma-İnceleme
"Dr. Rıza Nur Dosyası", "Oyun ve Senaryo Yazma Tekniği", "Radyo Notları"
 
Oyun
"Üç Destan", "Delioğlan", "Ah Şu Gençler", "Hastane", "Karagöz'ün Dönüşü", "Kardeş Payı", "Darılmaca Yok", "Berberde", "Ben Mimar Sinan", "Pembe Evin Kaderi", "Ocak", "Kanaviçe", "Paramparça", "Sarıpınar 1914", "Fehim Paşa Konağı", "Resimli Osmanlı Tarihi", "Bir Şehnaz Oyun", "Güneşte On Kişi", "Duvarların Ötesi", "Töre", "Tufan", "Bulvar", "Ulusal Kolej Disiplin Kurulu", "Deliler"
 
Senaryo
"Keloğlan Aramızda", "Tuzsuz Deli Bekir", "Keloğlan'la Cankız", "Mevlana", "Yatık Emine", "Keloğlan İz Peşinde", "Turhanoğlu", "Kanije Kalesi", "Son Akın", "Kurtuluş", "Rıza Beyler", "Cumhuriyet".
 
Turgut Özakman Vefat Yıldönümünde Anılıyor

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir