Sancı / Ed-Dâr

CANER KUT Sancı / Ed-Dâr |ÖYKÜ|

CANER KUT
Sancı / Ed-Dâr |ÖYKÜ|
 
Sabahları ellerim arkadan bağlanarak yatağımdan kaldırılıyorum. Gözlerim siyah bir maskeyle güneşten ayrılıyor. Bacaklarım kan kestiğinden davul gibi şişiyor ve duyarsızlaşıyor. Yollar var; üzerinde durup altımdan kaymasını beklediğim yollar bunlar. Kırmızı, mavi veya yeşil bir ışık yumağına atılıp olasılık torbasına random aktarıyorum. Uzun ve gürültülü bir hızlı tren içinde yürüyorum. Yoksulum ve direniyorum.
 
Efendimiz buyurmuş ki, bu onun yazgısıdır. Alnından silininceye dek oyunun istediği kadar önceliklerini kendisine verebilirsiniz! Efendimiz sanki yalnızca beni sınıyor. Tren zaman tüneline giriyor; aktıkça akıyor ve uzadıkça uzuyor, daralıyor.
 
Sıkılıyorum.
 
Sıkılıyorum. 
 
Çok çok sıkılıyorum.
 
Sımsıkı sıkılıyorum.
 
Boncuk boncuk terliyorum.
 
Yoruluyorum. Uzanıyorum. Sözde gölgelik altındayım. Tenim yanıyor ve kollarımda su kabarcıkları çıkıyor. Kırmızı olunca da kanıyor. Efendimiz'e ulaşamasa da sesim beni duyuyor, biliyorum. Biliyorum, O beni sınıyor. Bu anlattıklarım bir sanı değil, bir sanrı değil; gerçek.  Efendim beni sınıyor.
 
Daraldıkça mekânım, uzadıkça ve sıkıldıkça, bedenim büküldükçe, iç sularım aktıkça boşalıyorum. İçime doğru yeni bir şeyler yerleşiyor. Ben ne diyorum? Bir yerlerdeki odaya toplanıyorlar ve dışarıdan soyutlanıyorum. Trenin sesini, yolcuları, görevli kızı, peşindeki oğlanı, arada koşuşturan çocukları, kapıları olur olmaz açıp özür dileyenleri, yaşı geçkinleri, erkencileri, körpe aşıkları, anneleri, kasketli babaları; hiç ama hiçbirini ne görebiliyor ne de duyabiliyorum. Sağ elimin parmağında toplanıyor hepsi. Orada oraya koşturuyorum ben de. Tüm cerahat birikiyoruz bir yere. Önü alınmaz sancılar kollarımdan asılıyor. Odaklaşıyorum. Tren daralıyor ve uzayarak sonsuza evriliyor. Efendimiz beni sınıyor işte! Acı veriyor. İnceltiyor. Uzuyorum.  Saatler mevsimlere sonra asırlara açılıyor. Efendimiz sınıyor ve tam bulunduğum yere kilitliyor. Uzuyor ve daralıyorum.
 
Sonra bir melek gönderiyor; sırtımı hafifçe okşuyor da sakinleşiyorum. Cerahatler kuruyup düşüyor. Trenim duracak oluyor. Elime alıp gıcırdama sesine aldırmadan tekrar kuruyorum. Efendimiz beni sınadı!
 
Artık çok konuşuyorum. Ellerim, dilim ve bedenimle!
 
Sanırım artık büyümeye başlamam da gerekiyor.  Artık çok konuşuyorum. Ellerim, dilim ve bedenimle! Sanırım artık büyümeye başlamam da gerekiyor
 
Sancı / Ed-Dâr

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir