Kürdün Gelini

MEHMET-BAŞ

MEHMET BAŞ  
Kürdün Gelini
 
Sevmedi gitti beni artık ne yaptıysam
Belki de balkanlardan gelen soğuk ve yağışlı hava gibi görüyor beni
Hayatı tarttığımız terazilerimiz birbirinden çok farklı
Kuyruğuna basılmış bir kedinin derdi daha büyük bence
Kırılmış bir tırnağın ojeye bulanmış yalnızlığında
Her şeyi hiçbir şeyle çarpıp gitmeyi tasarlıyor
Post modern dosyaların arasında kaybolup
Ankara’nın papyon takmış yakasına doğru akarken
Atkestaneleri arasında sokağın nabzını sayıyor
 
Diline eğrelti giydirilmiş çırılçıplak birkaç sözü
Dişinde akşamdan kalmış bir kıymık gibi döndürüp duruyor
Kelimeler kirden yağ bağlamış bir gömleğin yakası gibi
Yabancı dil bilen parmaklarından ağır ağır dökülüyor
Papatyalara dokunup geçen bir kelebeğin kanadında
Akşamdan kalmış bir rüyanın tabirini arıyor
Ak saçlı amcaların meclis-i viranelerinde
Kibirden heykelleşmiş o suretlerin ortasında
Gelip geçen günlerin dağılmış saçlarını tarıyor
 
Taze bitti ablam sen biraz geç geldin pazara
Bu mevsimde soğanlar böyle kat kat oluyor
Artık neye utandıysa kıpkırmızı olmuş domatesler
Akşama patlıcan kızartıp üstüne yoğurt dökünce
Alnının akıyla bu işten de sessizce sıyrılıyor
Her istasyonda mola veren bir trenin yalnızlığında
Dip boyasıyla kapanmış saçlarında kampanalar çalıyor
 
Kürdün gelini Hayriye yaş kemale ermekte
Hüner ata binmekte değil attan inmekte
Günler nasıl da geçiyor gör ki ömür bitmekte
Bak gam yükünün kervanları gelip geçmekte
Zaman denen terzi her an kefen biçmekte
Kapat şemsiyeni Hayriye artık yağmur dinmekte
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir