Kalp Kalbe Karşıdır Zıt Değildir

MUSTAFA ORAL
Kalp Kalbe Karşıdır Zıt Değildir
 
Dünya sevme, sevilme, konuşma, görüşme, halleşme, sohbet yeri. 
Öyle olduğu için Âdem Peygamber ile Havva annemiz dünyaya gönderilmiş.
Ruhlar âleminde ruh hali bunu kaldıramadığından insana beden elbisesi giydirilmiş.
El, ayak, göz, kulak gibi azalar zinet ve süs olarak eklenmiş.
Böylece Rabbim kendini sevdirmiş.
Kulunu kendi kendine sevdirmiş.
 
Yetmemiş, sevdiklerine de sevdirmek istemiş.
Nitekim insan kendini severken sevilmek de istemiş.
Kalp verilmiş; sevmiş, sevilmiş.
 
Kendine ayna olacak, kendisiyle aynı olacak insan istemiş.
Karşısındakinde kendini görmüş.
Görmek ve görünmek istemiş; göz verilmiş; görmüş ve görülmüş. 
Duyulmak istemiş, dil verilmiş, konuşmuş, duyulmuş.
Duymak istemiş; kulak verilmiş, duymuş, duyurulmuş.
Tutmak ve tutulmak istemiş; el verilmiş, tutmuş ve tutulmuş.
 
Dünya zıtlar âlemi.
Aydınlık-karanlık, soğuk-sıcak, eğri-doğru, hayır-şer gâh iç içe, gâh karşı karşıya.
Büyük âlemde böyle olduğu gibi küçük âlem insanda da böyle.
Ağlarken birden gülmeye başlıyoruz.
Sevinirken üzülüveriyoruz.
Bazen yalnızlık, bazen de konuşacak birini istiyoruz.
Muhabbet edeceğimiz muhataplar arıyoruz. Buluyoruz da.
Ama muhatap olduğumuza tam muhabbet edemiyoruz.
Çoğu kere hayal kırıklığı yaşıyoruz.
Biz çok sevsek de o bizim gibi sevmiyor.
Biz anlasak da o anlamıyor.
Bazen iş kavgaya nihayet cinayete kadar gidiyor.
 
“Karşı Cinse” “Yan bakma”
 
Yan bakan, yanlış bakar.
Bütün bunların nedeni zıtlar dünyasıdır.
İnsanın sol gözü karşıdakinin sağ gözüne, sağ kulağı sol kulağına, sağ eli sol eline, kısacası bütün azaları (organları) karşısındakinin tersine bakar. 
 
Böyle bir bakış kusurlu.
İnsanlığa aykırı.
Çatışmaya açık.
Yanlış anlama ve anlaşılmaya müsait.
Her an kavga çıkabilir.
Zira kendini karşıdakinin yerine koymaktan uzaktır.
 
Karşımızdakine neden hep yan bakıyoruz?
Yan bakan yanlış bakmaz mı?
Her gün sırf “yan baktığı” diye onlarca insan birbirine zarar vermiyor mu?
 
Eşlerimiz Kardeşimizdir
Karşı Cins Değildir
 
Rabbimiz dengimiz ve dengemiz olacak eşler yaratmış.
Hızla artan boşanma ve ayrılıkları gördükçe anlıyoruz ki eşlerimizi eş değil “karşı cins” olarak görmüşüz, duymuşuz, hissetmişiz.
Daha baştan kendimize “karşı” ilan etmişiz.
 
Maalesef “karşı cinsle olan ilişkilerimiz” her geçen gün kötüleşiyor.
Cinayetler, yaralamalar, kırmalar, boşanmalar almış başını gidiyor.
 
Cennet barış, huzur, güven yeri.
Dünyada azalarımız, organlarımız karşıdakinin zıt tarafına baksa da cennette böyle olmayacak.
İnsanlar melekleşecek.
Sağ göz karşıdakinin sağ gözünü, sol göz sol gözünü görecek.
Birbirine bakanlar birbirinin aynası ve aynısı olacak.
Birbirinde sadece Rabbini görecek, duyacak, hissedecek.
Sarıldıklarında gerçekte birbirinin Rabbine sarılmış olacak.
El ele tutuştuklarında Rablerinin ellerini tutmuş olacak. 
Rabbinin elini tutanın Rabbi elini hiç bırakır mı?
 
Biz dünyalılar için Rabbimiz cenneti ayağımıza getirmiş.
İmtihan için dünyayı zıtlar dünyası gibi yaratmış ama zıtlıkların zıtlaşma anlamı taşımadığını söyleyen dostlar göndermiş.
Dostlara bir kelimede, bir bakışta, bir öpmekte, yalancı bir gülüşte ve duyuşta batma, dedirtmiş. Gözlerini maya eylemiş.
Dost bakışlarıyla insanı aşılamış.
El almışlar, el vermişler.
El ile biz dünyalıları tutup kaldırmışlar.
Cennete ehil hale getirmişler.
 
Sağ elini sağ elimizin üzerine koymuşlar. 
Sol göğsünü sol göğsümüze, zor günler için sakladığımız kalbimizin tam üzerine koymuşlar:
Kalp kalbe karşı olur.
Söz yerini bulur.
Zıtlıklar kaybolur.
Kırıldığınızda, darıldığınızda, dağıldığınızda barışın.
Sağ ellerinizi karşıdakinin sağ elinin üzerine koyun.
Bir olun, beraber olun.
Birbirinizi yıktığınızda ayağa kalkın.
Barışın.
Sarılın.
Sol göğsünüzde zor günler için sakladığınız kalbinizi karşınızdakinin sol göğsüne, tam kalbinin üzerine koyun.
Kalp kalbe karşı olsun, karışık olsun.
Yan bakmayın.
Yandaş değil candaş olun.
Bu güzellik bile dünyada her kusuru hoş görmeye yeter…
 
Zıtları buluşturan söz: Selam…
 
Dünya zıtlar âlemidir.
İnsanın organları karşısındakinin tersine bakar.
 
Selam, “benden sana zarar gelmez, sükûnet gelir” demektir.
Her yere, insan, hayvan, bitki, her şeye selamla giden, geldiğinde merhaba deyip sağ elini karşıdakinin sağ eline teslim eden, ayrılırken, ben senden razıyım deyip sevginin olgunluğa erdiğini, dünyada cennet lezzetleri yaşadığını hissettirmek için karşıdakine sarılıp kalbini kalbine değdiren insan daha bu dünyada melekleşmez mi?
Cennetin güzelliğini daha bu dünyada hissetmez mi?
Selam olsun ey dost.
Benden sana zarar gelmez…
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir