Bir Mısradır Işık Güneşten

NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ Bir Mısradır Işık Güneşten

NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ
Bir Mısradır Işık Güneşten
 
Bir mısradır ışık, güneşten
Ruha sağdığım süt
Adı öğretmenden geçen
Kuruyan dalın öyküsünü
Anlatabilir mi genç bir sürgün
Hangi ağaç heybet ezberini bozar
Ufuklara büyüyen kollarıdır
Şakıyan kuşların terennümlerinde
Kanatlanacak gökyüzü bulur kalbim
Bozar o vakit o da tüm ezberleri…
 
Yürüdüğün yerde koşarsın
Konuştuğun yerde susarsın
Kim bilir
Koyu hatıralara bürünüp gidersin belki de
Ta vakt-i evvele…
Bahçe duvarına sırtını yaslayıp
Bir okul nöbeti bağlar seni
Çocuklara ayarlı dakikalardır gönül saatin
Zihninde çalan zili silsen de
Ezberdir her çocuk sesi
 
Avuçlarına konan bir tohumdur vakit
Unutan ki umudu
Kapamasıdır gözlerini
Sırtı dönükken bile güneşe
Artık olmaz diyenler giderken yalnızlık götürürler
En koyu gecenin açtığını görmeden
Beyaz zambak misali
Yolu karanlık bilenler
Yıldızları küstürürler
Her çocuk temize çekerken beni
Müsvedde bırakmadım hiçbir hayali
Hepsinde ayrı dirildim
Sevdim büyüdüm kucakladım büyüdüm
Sözcüklerimde onlar vardı hep
Dilimde
Umut ki Elif ‘ti, Ahmet ‘ti, Sevgi’ydi
Suna’ydı Melek’ti Arif ‘ti
Umut öğretmenimdi öğretmendi
Benimdi senindi
Umut bendim
Öğretmendim
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir