Ahmet Erhan Vefat Yıldönümünde Anılıyor

Ahmet Erhan Vefat Yıldönümünde Anılıyor78 Kuşağının
Usta Şairi
Ahmet Erhan
Vefat Yıldönümünde
Anılıyor
 
Türk şiirinin sevilen ismi, 78 kuşağının usta şairi Ahmet Erhan vefat yıldönümünde anılıyor
 
Ülkenin alacakaranlıkta yaşadığı yetmişli yılların aykırı çocuğu Ahmet Erhan, 4 Ağustos 2013 tarihinde, henüz 55 yaşındayken İstanbul'da vefat etmişti.Cenazesi ertesi gün Ankara’da Karşıyaka mezarlığına defnedilmişti. Ardında çoğu hüzün kokan şiirleri, ödülleri ve kitapları kaldı.
 
Ahmet Erhan Vefat Yıldönümünde AnılıyorSon yıllarında kendisini şiir adına saklayan Ahmet Erhan; “Beni artık şair olarak kimse tanımıyor gibi bir duygu var içimde. Özellikle son on yılda biraz fazla saklandım galiba.” demişti. Oysa daha yirmili yaşlarındayken Ankara sokaklarında, şiir bilenlerin birbirine gösterdiği isimlerdendi. Şimdiyse Türk şiirinde herkesin bildiği bir isim. Onlarca kitap, yüzlerce şiir…
 
Ahmet Erhan; .8 Şubat 1958’de Ankara’da doğdu. Çocukluğu ve ilk gençliği Mersin ve Adana'da geçti. Türk Dili ve Edebiyatı öğrenimi gördü, uzun yıllar Türkçe öğretmenliği yaptı. Hayatının büyük bölümünü Ankara'da geçiren Ahmet Erhan, daha sonra İstanbul'a yerleşti. Adana Demirspor'da futbol oynadı, ağır bir sakatlık geçirince futbolu bıraktı. İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke'yle 22 yaşında Behçet Necatigil Şiir Ödülü'nü kazandı.
 
Ahmet Erhan 1970’li yılları, Türkiye’nin o “Alacakaranlık” yıllarını; her sokakta, her gün silah seslerinin duyulduğu, kardeşin kardeşi vurduğu yılları Ankara’da yaşadı
 
O alacakaranlık yıllarda Gazi Yüksek Öğretmen Okulu’nun Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Erken başladı şiirlerini yayımlatmaya, henüz 17 yaşındayken. Militan Dergisinde ilk şiirleri yayımlandığında yıl 1975’ti.
 
İlk şiirlerinde 1970’li yılların atmosferini, bireyin o toplumsal olaylar içindeki yalnızlığını, tedirginliklerini yansıttı. 1981 yılında Behçet Necatigil Ödülünü kazandığı “Alacakaranlıktaki Ülke” kitabıyla tanındı.
 
Bir söyleşisinde “Babamın öldüğü yaş olan 51’i geçmeye çalışıyorum” demişti. Ahmet Erhan 4 Ağustos 2013’te, 55 yaşında hayata veda ettiğinde babasını geçmişti ve hayattan hiçbir zaman geçer not alma iddiasında bulunmamıştı.
 
Ahmet Erhan’ın şiirlerindeki karamsarlık, dönemin tüm şairlerinin ağzına sakız oldu adeta. Şair için “dünyanın en karamsarı” yorumları yapılırken, kendisi bunu pek umursamadı. Zorluklarla geçen yaşamından çok da şikayetçi olmadı, bir derviş edasıyla karşıladı başına gelenleri…
 
Ankara Esat’ta yalnız yaşayan, kendi halinde bir öğretmendi. Gecenin üçünde evini polis basmış ve İkinci Şube’ye götürülmüştü. Emniyet amiri, “Ne iş yaparsın?” diye sorunca; “Büyük Kolej’de öğretmenim.” demiş. Amir şaşırmış: “Benim kızım da orada okuyor, niye aldınız lan hocamı!” diyerek çıkışmış. Sebep; bir teröristin cebinden Alacakaranlıktaki Ülke adlı şiir kitabının çkımasıymış.
 
12 Eylül öncesinde gece lisesinde okudu. Babasının ölümünden sonra gündüzleri aynı lisenin kantininde, çay ocağında çalıştı, akşam derste uyudu.
 
Bir gün solcular kapıyı tekmeyle açıp bir arkadaşını çağırmışlar dışarı. Öğretmen pencerenin yanına kaçmış. Çocuk sağcı, vuracaklar. Ahmet ise sınıf sorumlusu, arkadaşının önüne geçmiş ve gelenlere; “Hayır, benim sınıfımdan adam alamazsınız!” demiş. Ama sonrasında o sınıf arkadaşına da şöyle demiş: “Arkadaş okulu bırak, her zaman ben olmayacağım ki yanında.”
 
Yedi kere kurşunlanmış toplu ya da tek. Bu kurşunlanmaların ilginç tarafı; dördünü solcuların, üçünü sağcıların yapması. Halbuki hiçbir zaman eline silah almamış Ahmet Erhan. Bir gece dere yatağından eve dönerken sağcılar çevirmiş, üzerinde parka, içinde de bir sürü bildiri… Herkesin Deniz Gezmiş, Mahir Çayan olduğu zamanlar! Sınıfta kurtardığı çocuk çıkmış aralarından şansına, “Kimse dokunmasın ona!” demiş.
 
Ahmet Kaya’nın bestelediği “Bugün de Ölmedim Anne” şiiriyle edebiyat dışı okurun dikkatini çeken Ahmet Erhan, okurun gözünde naif, ürkek kırılgan bir şair imgesi bıraktı.
 
Son yıllarında, şarkı sözlerinden gelen üç beş kuruşla geçinmeye çalışan, birçok yayınevinden düzeltmenlik isteyen; ancak şiirlerinde ortaya koyduğu sarhoş imajından dolayı kimsenin oralı olmadığı Ahmet Erhan’ın yirmi yıl Türkçe-edebiyat öğretmenliği yaptığı unutulmuş gibi davranıldı.
 
Ahmet Erhan için gerçek dört tutku vardı: Şiir, aşk, futbol, at yarışları. En derin aşk şiirlerini âşık olmadığı dönemlerde yazdı. Erhan’a göre insan hayatta bir kere âşık olur, ötesi o aşkın dipnotlarıdır.
 
50 yaşına, sağlık sorunlarıyla giren Ahmet Erhan’ın, en çok ağrına giden şey, sesi olmuştu. 20 yıl Türkçe- Edebiyat öğretmenliği yapmış birinin sesinden çocukların korkması ağrına gitmişti. Gırtlak kanseriydi, iki kez ameliyat oldu. İkincisinde ses tellerinden biri alınmıştı, üstelik kısa süreli de olsa bir de kalbi durmuştu.
 
4 Ağustos 2013 tarihinde, henüz 55 yaşındayken İstanbul’da vefat eden usta şairin cenazesi ertesi gün Ankara’da Karşıyaka mezarlığına defnedildi.
 
Eserleri
 
Alacakaranlıktaki Ülke (1981) – Behçet Necatigil Şiir Ödülü
Yaşamın Ufuk Çizgisi – Akdeniz Lirikleri (1982)
Kuş Kanadı Kalem Olsa (1984, Sevda Şiirleri, Zeytin Ağacı, Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin birlikte, Can Yayınları)
Ateşi Çalmayı Deneyenler İçin (1984)
Deniz, Unutma Adını! (1992) – Yunus Nadi Armağanı
Öteki Şiirler 1976-1991 (1993)
Sevda Şiirleri / Zeytin Ağacı (1993)
Çağdaş Yenilgiler Ansiklopedisi (1997) – Cemal Süreya Şiir Ödülü, Halil Kocagöz Şiir Ödülü
Köpek Yılları (1998)
Ölüm Nedeni: Bilinmiyor (1988)
Resimli 'Ahmetler' Tarihi (2001)
Bugün de Ölmedim Anne – Toplu Şiirler (2001)
Ankara – İstanbul Karatreni (2001)
Ne Balık Ne de Kuş (2002)
Kaybolmuş Bir Köpek İlanı (2003)
Şehirde Bir Yılkı Atı (2005) – Behçet Aysan Şiir Ödülü
Buz Üstünde Yürür Gibi – Seçme Şiirler (2006)
Sahibinden Satılık (2008) – Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü
 
Bir Ahmet Erhan Şiiri
 
AHMET ERHAN
Yeniden Doğuş
 
Ölümün yüzdelere vurulduğu çağlardan geliyorum
Ellerimde bayraklar dilimde marşlar yok artık
Tökezlesem de düşmem, yaralansam da ölmem diyorum
Yine de sesim titrek, düşlerim kopuk kopuk
Küllerden yeni bir ateş yaratmayı deniyorum
 
Kitaplardan yapılan alıntılarda yanıtlıyorlar beni
Beni söylevlerle, naftalin kokan sözlerle
Oysa öldüm binlerce kez o kitaplar için
Onları yazan da sonra oturup yakan da benim
 
Ölümün yüzdelere vurulduğu çağlardan geliyorum
Yüreğimde o acı, yüzümde gözyaşları yok artık
Yaşımı mezar yazılarına bakarak anlıyorum
Ne kadar gencim daha, ey dünya, ey insanlık!
 
Yazılmamış bir tarihim şimdi ben – tanık olun
Yaşamımı bir tohumun içine bırakmak istiyorum
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir