Kapağı Açılmamış Düş Kertmesi

HAYRETTİN TAYLAN
Kapağı Açılmamış Düş Kertmesi

Alıştım… Hayatın alıştırma yapmadığı her şeye… Sözün bittiği yerdeydim, gözlerinde başladım konuşmaya. Alıştım, en çok da kendime. Alıştım en çok da senden gidemeyen kendime. Alıştım, Halep’te çocuklar ölürken, İstanbul’da gülümsemeye. Normalleşmiş alışmaların sosyolojik tortusuyum Şehrinaz. Biriktim, çok biriktim. Biriktiklerimde psikolojik demler kaynar.

-İnsan en çok istemediklerinin dersinde. En çok orada çoklarına çok, en çok orada kıssalarına yüklenir. Kırık bir maziden sızan güneşin kadınsı düşleri gibisin. Isınıyor içim; ama yetmiyor özlemlere. Can kırıklarının camları sineme batıyor kanıyorum senli düşlere… Düşlerin kırık mecrasına dolanıyor istemler. İstemlerin kumrusu için akan gözyaşlarına karışıyor yâdım.
 
Ürperişin kerpeten gibi kertenkelelerimi tutuyor huysuzluğunun ucuyla. Beni can kuyruğundan kopartıyorsun aşka. Puslu zamanların içinden, düşlü yarınların içine masraflı bir gelecek oluyorum…
 
Bazen gitmekle hep kalakalmanın kesiştiği yerde, yar sancılarım birikiyor. Beni kendime götüren gerekliliğin kipindeyim. Gerekli olan her şeyin tortusunda birikiyor umudum

-İsteğim sensin bu yüzden istek kipinde artıyor kirpilerim, yalanların, yalan dünyanın hatta yalancı aşkların yılanlarına karşı.

Düşlerimde toplanıyor ülkemin algısı… Gelişmekte olan bir ergen gibi bir bedenlerin geliştiği ilmin, algının, birlikte yaşama felsefesinin gelişmediği yurdumdayım.

-Gelişmekte olan bir ülke gibi durma karşımda. Ömrümce çektim zaten bu gelişmekte olma olgusuna. 

-Hangi gelişmişliğe yazdın beni… Bu ülke kendine ülke değil sanki. Herkes kendine düşmanlar üretiyor. Sistemin dışladığı herkes gibi değil hafızam. Sistem mühendislerinin tatlandırdığı kavramlarla ayrışan, didişen, kendi camiasına papağan değilim Şehrinaz.
 
Ötekileştiremediğim tek hayalimdin… Kutuplar var aramızda; ama kutuplaşma yok.
Sanırım kalbimizde, bizim bir’imiz var. Ve elif gibiyiz. Vavın gölgesine sinmiş yarınlar azizi gibi dalgalarını mistik sulardan almış, alınç duruşlardayım.
 
Her adımda, kendimden daha da yakın adına yaklaşıyor yar’yüzümdeki bir cisim. Sanırım meleksi yıldızlarınla geliyorsun. Bende şeytan tüyü yok. Sakın yanlış anlama, şeytandan hiçbir şey olmaz bende. Lainlik benden çok ötede… İncindiğin her şey yüzlerce ders veriyor. Kırıldığın her şeyde yüzlerce güçlülük yeşerir. İnsan, kırılmanın odağında. İnsan, nefsinin sunağında Şehrinaz.
-Gizemin çoğul atlasında rengini arayan son madalyon yüzüyüm. Bilirim elbette sevmeyi. Terk etmenin, terk edilmenin terkiplerini de sorma. Ustalığımı acılarla harmanlayalı çok oldu.
 
Sevgiyle akan damlalarında ıslanmış vicdanım var. Her zerresinde ünlemlerimi kemirmiş yalnızlığın filologuyum. Antropolojik bir vakayım. Vakfettiğin sevgilerle arkeolojik düşlere teslim ettim mazimi.
*Yüreğim her yeri virane. Nereyi kazsam senin kalıntın. Leylalığının can eteğini buldum etik sayrılarda. Şirinliğinin “kerem” yolculuğunda dimağım sözlerden, özlerden. Arzuna kadar Arzu’sun diye, baştan çıktım, aşktan çıktım. Kendimden çıktım. Ben, artık ben’den öte. Sen, artık sineden, seneden, senden öte. Zamanın bölmesinde uyumun, huyumun sağlaması yapılamadı. Sen yoksan el’de var hep bir… P’ayın olsam da paydamda kalan ormanlar var. Dört duvar ve dert kulvar arasında dört işleme tabiyim. Tabiatım sana hazırken. Hangi düşlerle toplayacaksın. Hangi masal perisinden baştan, aşktan çıkaracaksın. Beni hangi özelliğinle çarpıp çarpılmaya, götüreceksin.
 
-Zamansız değil mi bütün bu problemler sen içimde zaman olarak kalmışken. İnsanlık tarihi kadar insanlığın en zor yıllarındayız. Hak ile haksızlık arasında uçurumlar var. Haksızlık haklılığı azınlık yaptı. Herkes kendince haklı olunca, haksızlığın dilsiz destanı büyüdü. Kim haklı sorusu karşısında hak belli, hakikat belli oysa…
"Haklıysan korkma, Hak seni korur." Hz. Ali
 
-Hakkın hafızasında kalmış gerçekler var. Güzel niyetlerin de hafızası var. Ben güzel niyetlerin hafızıyım. Ezberimde iyilikler var. Güzelliğin de eklendi güzelliklere. Artık, sen kadar hak, sensizlik kadar haksızlık bir yerdeyim. Ermişlik postum var diye sevinmem. Sana ermeyen biri nasıl ermiş olur ki. Dedim ya aşk puanıyla atanmış müminim. Puanım, ancak seni çok sevmeye yetiyor Şehrinaz.
 
ayrılmış bir yolun ayrılığıyım
bir adım daha attım ölmeye, ölümüne sevmeye
bir adım daha kaldı gidemeyenlerin yolunda
bir adım da inşirâh olduğum imtihanların kalbinde
bir adım da itikafta bulunduğum özün cennet dilinde
 
 
 
 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir