Gafur İsm-i Cemili

MEHMET ALİ BAL
Gafur İsm-i Cemili
 
“Gafur ism-i cemili” çok mağfiret ve merhamet eden, suçları en çok affeden, çirkinlikleri örten, ayıpları gizleyen, üstünü örterek kirlenmekten koruyan manalarına gelmektedir. Allah (cc) inananların kötü ve yüz kızartıcı sözleri ve işlerini örterek bu dünyada cezalandırmayıp utançtan, koruduğu gibi ahirette de örtüp bağışlayandır. Af elbisesinin üzerine, mağfiret tacı ihsan edendir.  Allah (cc) bizzat kendisi kullarına kendini bu İsmiyle tanıtmaktadır: “Haber ver kullarıma. Şüphesiz ben Gafur’um, Rahim’im” (Hicr  / 49). Allah (cc) kullarının günahlarını affettiği gibi, bu günahı kullarının yüzüne vurmayarak onları rezil rüsva etmemektedir.
 
Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyip mağfiretine sığınmak mümin olarak yaşamanın ölçülerinden biridir. Allah’ın rahmet ve mağfiretinden ancak kâfirler ümitlerini keserler. Bu ölçüyü Kuran-ı Kerim’de en güzel ifadelerle buyrulmuş görürüz: “De ki: Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, gafurdur, çok bağışlayıcıdır ve rahimdir, çok merhamet edicidir” (Zümer 53). Yukarıda zikredilen her iki ayeti kerimede ayrıca Gafur ile birlikte Rahim isminin de zikredildiğini görmekteyiz. Bu Allah’ın (cc) kullarına karşı merhametinden dolayı Gaffar ve Ğafur olduğu şeklinde tefsir edilebilir.
 
Diğer yandan, Kuran-ı Kerim’de üç yerde de “Aziz” ismi ile geçmektedir. Fatır / 28.  Ayette ise “Allah’tan ancak âlimlerin korkacağı, Allah’ın Aziz ve Gafur olduğu” buyrulmaktadır. Bu tasarruftan anlaşılmaktadır ki, Allah’ın (cc) bağışlaması haşa aciz olmasından, gücünün yetmemesinden veya herhangi bir nakisadan değildir. O (cc) cezalandırmaya mutlak muktedir ve Aziz’dir. Hatta O’ndan kudretini bilen ilim sahipleri hakkıyla korkmaktadırlar. Mağfiret etmesi Rahim, Kerim, Gafur oluşundandır. Bunların da ötesinde, Gafur ismiyle Tevhit hakikati arasında bir irtibat vardır. Mutlak ve Yegâne İlah olmayan kullarının günahlarını bağışlayamaz, hele hele üstünü örtemez. Eğer tevhit olmazsa, Yunan efsanelerindeki olaylara benzer karmaşalar yaşanır.
 
Peygamberimizin (s.a.v) “Açıktan günah işleyenler dışında ümmetimin tamamı affedilir “ hadisi şerifindeki bir inceliği de hissetmek gerekir. Şöyle ki Hadisi Şerifte açıktan işleme kastı olmaksızın işlenen ve belki bir tövbe ve nedametle de örtülecek günahları işleyenlere Allah’ın (cc) ahlakı istikametinde davranmanın gerektiği, bunu yapan kulların aynı zamanda mağfirete mazhar kişiler olacakları zımnen anlaşılmaktadır. Diğer bir anlaşılan husus ise günahları ahirette bağışlayanın ancak ve ancak Allah (cc) olacağı hakikatidir.  Zira dünya şartları içinde bazen insanların da sanki mutlak manada af ve bağışlamaya (Kudretine) mazhar oldukları zannedilmektedir. Hâlbuki asıl günahların örtülmesi hadisesi ahirette vuku bulacaktır. Ahirette affa ve mağfirete kudreti olmayanın ilah olması da düşünülemez.
 
Kelime manası olarak “Ğafera / yağfiru” kelimesi “Ğafran / ğafiiran / ğafiiraten / ğufraanen / mağfireten / ğufuuran” masdarlarıyla “Zenbehu” öncesi gelirse “Allah Tealanın bir kulun günahını, cürmünü örtüp affetmesi” ve “el- emra” öncesi gelirse “Bir işi ıslah etmek” anlamlarındadır.
 
“Ğafera / yağfiru / ğafran” ve “Ğafira / yağferu / ğafran” kelimesi ise “Bir şeyi örtmek” ve “Yara ve hastanın derdi nüksetmek, yara artmak” anlamına gelmektedir.
 
 “İğtefera / iğtifaaren” kelimesi “Affetmek”; “Teğaafera / teğafüran el kavmü” kelimesi ise “İnsanlar birbirlerinin affı için dua etmek” ; “İsteğfera / istiğfaaren…” Cenabı Hakk’tan mağfiret etmesini dilemek” anlamlarına gelmektedir.
 
İsim olarak “Ğıfaaretün” kelimesi “Kadının giydiği bir çeşit başörtüsü; bir çeşit miğfer, tolga, yayın hurcuna sardıkları deri parçası, dağın tepesi, bulur üzerinde bulut anlamları da vardır.
 
“Ğıfrun” “İneğin buzağısına” ve “Ğufrun” “Dağkeçisinin yavrusuna” denilmektedir (El- Mevarid; Mevlüt Sarı).
 
Özellikle son iki münferit isim manasından da anlıyoruz ki, “Mağfiret” halesi veya örtüsü ölü, camit bir örtü ya da duvar değildir. Lügatte yer alan bu incelik içinde düşünürsek “Mağfiret, ğufran örtüsü” anne rahmi gibidir. Şefkatle kulunu sarar, canlıdır. Kulun tövbesi ve nedametiyle şer ve günah olan fiiller hayır fillerine kalp olurlar. Mağfiret rahmi kulun tövbe, nedamet ve hayra yönelmiş amellerini bir canlı gibi içinde yaşatır (Doğrusunu Allah (cc) bilir). Nitekim müminler için “Allah (cc) mağfiret etsin” duamız içinde kardeşlerimizin tövbe ve nedamet yoluyla içinde bulundukları günah halinden çıkabilmelerini, hayırlı ve isabetli amellere yönelebilmelerini de dilemekteyiz. Nitekim Kuran-ı Kerim’de “Tövbe ve iman edip, salih amel işleyenlere gelince; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır ve çok merhamet edicidir. Ve her kim tövbe edip Salih amel işlerse, şüphesiz o, tövbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner” (Furkan 70-71) buyurulmaktadır. Şüphesiz bu salih bir amelin, salih bir müminin içinde büyüdüğü salahat rahmidir.
 
Allah’ın (cc) isimlerinin ve sıfatlarının zikriyle yapılan duada “Ya hayr el- Ğafiriin” (Ey mağfirette bulunanların eşi benzeri olmayanı, en hayırlısı” hitabıyla yalvarılmaktadır. Cümle bütünlüğü içinde “Gafur ism-i cemili Hakim, Hamid, Nasır, Fettah, Zakir, Varis, Rezzak, Fasıl, Muhsin isim ve sıfatlarıyla birlikte bulunmaktadır. Keza “Gufran” “Hannan, Mennan, Deyyan, Bürhan, Sultan, Sübhan, Müstean, Beyan sahibi isim ve sıfatlarıyla birlikte zikredilmiştir (Cevşen / 5). Bir başka yerde ise “Avf ve Gufran sahibinin” “Cud ve ihsan, Fazl ve Kerem sahibi, emniyet ve eman veren, kusurlardan münezzeh olan, hikmet ve beyan sahibi, rahmet ve Rıdvan sahibi, azamet ve Kibriya sahibi, yarattıklarına merhametli ve her ihtiyaç için kendinden yardım istenen” isim, sıfat veya tasarruflarıyla zikredildiğini (Cevşen / 15) görmekteyiz.
 
Kuran-ı Kerim’de,  hadislerde ve İslam büyüklerinin dualarında Gafur İsm-i Cemilini ve bu kökten türeyen isimleri diğer esma ve sıfatlarla birlikte görürüz. Demek ki Gafur ismi de diğer esma ile mutlak manasına kavuşmaktadır. Hiç şüphesiz bu tevhit gerçeğinin tezahürüdür, gereğidir. Tevhit olmazsa Esma-ül Hüsna hakiki ve mutlak manasına kavuşamaz. Ancak “Bütün güzel isimler O’nundur” dediğimiz zaman her bir isim hakiki manasına kavuşur.  Bir başka idrak içinde söylersek “İsimler O’na izafe edildiklerinde güzeldirler”.
 
Gafur İsm-i Cemilinin “Rahmet, affetme, ihsan ve lütufta bulunma, muhabbet ilka etme, kusurlardan münezzeh olma, hikmet ve beyan gibi zenginliklerin sahibi olma, vs. mana ve sıfatları içeren isimlerle birlikte zikrediliyor oluşu, iki hususu belirginleştirmektedir. Birincisi “Mağfiret” ihsan edilmesi aynı zamanda özel bir iltifattır. İkincisi kula raci (Yönelik) olandır ki, “Mağfiret” istemek kulun enfüsünde Allah’a (cc) özel ve derin imanını, tevekkülünü, bağını, muhabbetini, vs. göstermektedir.
 
Bu hususi ve derin bağı ve iltifatı Fetih Suresinin başında görmekteyiz ki, hitap Habibi Ekrem’i Muhammed Mustafa’ya (sav) yapılmaktadır: “Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik. Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını mağfiret etsin ve sana nimetini tamamlasın ve seni Sıratı Müstakime ulaştırsın diye” (Fetih / 1-2). Buradaki “Yağfira” kelimesi büyük bir ihsanı ve İlahi iltifatı ve mazhariyeti de göstermektedir. Hatta “Mağfireti” takip eden “Nimetin tamamlanması” ve “Sıratı müstakime ulaştırması” ibareleri bu lütuflar silsilesinin manasını tamamlamaktadır.
 
Büyük olaylar yaşadığımız, zaman zaman üzerimize kara bulutlar gibi felaketlerin geldiği, Müslüman dünyasının parça parça olduğu günümüz dünyasında tam manasıyla bizlere mağfiret eyle. Günahlarımızı, eksikliklerimizi, içimizin kara deliklerini, kalplerimizin heyecansızlığını ve ruhlarımızın kirlenmişliğini ört, bizleri bağışla ve affeyle… Gafur ismini milletimizi koruyan bir zırh ve elbise eyle, milletimizi “Gufran bağışlanmış millet” kıl… Âmin…
 
 
 
ROTAP- banner-

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir