Bir Nefret Objesi Ya da 19. Sahne

NECATİ SARICA
Bir Nefret Objesi Ya da 19. Sahne
 
“Geçmişte yoksun, şu anda yaşayamıyorsun ve gelecek defterinde adın yazılmamış yani yok yok yok.”
 
19. SAHNE:
 
Kendi içimde geliştirdiğim farklı incinebilirlik türlerini derinleştirdikçe yeni bir zamana kanat yakacak bir kartala dönüştüğümü hissetmem korkutuyor insanlarımı. Hedef kim diyorlar ve bir cevap arayan şaşkın bakışlarla beni süzdüklerini zannediyorlar. Oysa kimse farkında değil ne kadar küçüldüğümün. Tüm elekler ve süzgeçlerin beni durdurmaktan yoksun delikler halinde kalakaldıklarını. Hey dostum hukuksuz…….
Yani bir tür curuk curuk sesi. Sen erken dönemin güçlüklerini bile tamamlamadan ben yok oluyorum. Varlığımın farkına varmadığın varamadığın gibi yokluğumun da farkına varamayacağını hissediyorum. Bir gün gelip de sanki yaşamıyor gibi yaşamaya başladığımda. Ya sen, sen ne olacaksın? Boydan boya para mı, kadın ya da şehvetin ta kendisi mi ya da yeni bir tür kalleşlik türü mü? Farkındayım geçmişine bakamadığını ve geleceğini göremediğini. Sana son bir kez daha omuz vereyim de belki bir yol da sana açılıverir ve yolsuzluklarından çıkıverirsin.
 
Bak dostum bakamadığın geçmişin ve göremediğin geleceğin şu anda durduğun yerde aşikâr olmuş farkında değilsin. Şu anda neyin varsa geçmişinden geliyor geleceğin de tam da geçmişin gibi. Ne oldu beğenmedin mi? O halde limonlu gazoz iç, iyi gelir belki de. Bak dostum tevarüs edemediğin asaleti parayla, övündüğün mesleklerle, koyduğun isimlerle kuramazsın. Bir koyundan bir aslanı kelimelere yaslanarak çıkaramazsın. Garibanların sahibi razı olmaz en aşağıya indirmeye yeltenen kibrine. Garibanları aşağılık yangınlarında yaka yaka kurtulamazsın geçmişinden.
Unutmaya çalıştığın şeyleri hatırlatırım sana. Aslanlar avlarında ya da avcılarında ölürler. Koyunlar ise bacaklarından asılır hem de kendi bacaklarından. Ne kadar zaman geçirdin aynalara bakmadan farkında mısın? Sana ayna tuttuğumda ortaya çıkan çıldırışının bile komik olduğunun farkında mısın? Aslanların avlandığını anla artık. Çakalların ise kemik sıyırdığını anla. Dön bir bak aynaya ve ….. postuna bürünmüş bir çakal olduğunu anla. Uzak dur yaklaşma bir pençelik canınla aslanların huzursuz anına. Sen bir saksı çiçeği olarak sadece sulanmaya layıksın. Yaşamak ise farklı bir şey… Sen farkında mısın aslında hiç yaşamadığının?
“Yavaş” dedim sana “yavaş” , zannettiğin kişi değilsin. Mesleklerle ve kelimelerle yaşanamayacağını hala bilemedin. Sağına bak soluna bak geçmişine ve seni bekleyen geleceğine. Geçmişte yoksun, şu anda yaşayamıyorsun ve gelecek defterinde adın yazılmamış yani yok yok yok. Senin yoklarını var edenlerden bu yüzden nefret ediyorsun ve farkında değilsin sen aslında kendinden nefret ediyorsun ve çevrendekiler için sadece bir nefret objesi olduğunun farkına varmıyorsun.
Bir ……  yazdın ve insan oldun öyle mi? Mesleklerle ve ünvanla olunur sandın öyle mi? Yok dostum yok öyle olmaz, sen hesap bilmiyorsun senin tek bilebildiğin hesaba gelmek. Bak dostum diye hitabıma mazhar olmak dışında bende bir karşılığı olmayan kişi şöhret, şan ve ünvanlarla kazanılmaz. Ancak bedeli ödenenler hak edilir. Senin ise hakkını, Hakk tayin edecek. O yüzden ben karışamam, zaten karışmak da istemiyorum tüm hasbilik ve hesapsızlığınla senin ancak bir naylon fatura kesilebilecek hesabına. Sen para, kadın ve sahte derinliğinde kendin gibi birileriyle oynaşırken biz kanımızı katık ettiğimiz şarabın gazabını ilk hüzünle yenmek için savaş veriyorduk, can veriyorduk, kaygısızca mal veriyorduk. Okey dostum senin işin tamam tam da….. kıvamında gittiğin yolsuzluğa devam, benden sana son bir hatıra baki selam.
 
 
_______________________________
necatisarca@gmail.com
 

 

BIR YORUM YAZIN

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir